Haziran 14, 2011

Golden Girl

Birazdan kahvemi de koyduktan sonra, ders çalışmaya çalışma hazırlıklarım az çok tamamlanmış demektir. Kahvaltımı yaptım, balkon serin, salon güzel:) Günlük kariyer.net iş arama ve başvurma işlemlerimi de gerçekleştirdim, malum 30 haziranda periler gibi süzülürken elbisemin içinde, aklımın bir köşesinde, çıkardığım pembe gözlüklerim olacak. Gecen birisiyle mesajlaşırken, kahve içip dergi karıştırdığımı söyledim, söylemez olaydım, acı gerçekleri bir kez daha yüzüme vurdu. Aman da efendim zaten böyle kıytırık işlerle en güzel de öğrenciyken uğraşılırmışmışmışmış! bana bak delüanlııııı, bu öğrenci sıfatıyla nitelendirdiğin hatun, ne projelerin altından alnının akıyla çıktı, haberin var mııııııı, dicektim; zarif, narincecik yapıma ters düştüğü için demedim:) ammaaavelakin "adam haklı beyler:)".

Evet, bu durumu kabul ediyorum ve 2 haftaya kadar, özgür, çılgın, pervasız öğrenci sıfatımdan ayrılacağım için mutsuzum. Hakkaten mutsuzum. Tamam biraz mutsuz, biraz heyecanlıyım. Arkadaş şimdi işe girdiğimdeki olabilitesi yüksek günlük plana bakalım.
Çalışıyorum, paramı kazanıyorum, ayaklarımın üstünde duruyorum, biraz da ukalayım 1:
saat 07.00: alarm çalar(tıklayınız,izleyiniz, dinleyiniz)
ha ne diyor hanım kızımız; Je ne veux pas travailler (Çalışmak istemiyorum)
Çalışmak istemiyorum

Je ne veux pas déjeuner (Kahvaltı etmek istemiyorum)
Kahvaltı da etmek istemiyorum

Je veux seulement oublier (Sadece unutmak istiyorum)
Sadece unutmak

şarkının devamının konuyla ilgisi yok! :) evet muhteşem parça, ama özet olarak nasıl başlıyor; çalışmak istemiyorum!
saat 7 de alarm çaldı, 5 dk. daha dediniz, eğer imkan varsa uyanınca güzel güzel gülümsediğiniz sevgilinizle/ eşinize/fuckbuddy nizle/ hugbuddy nizle kahvaltıdan önce biraz daha seviştiniz (<--tıkla) :) bak okuyunca da gözleriniz parladı biliyorum :)o yeah, bi hareketlenme oldu bende:)
Neyse toparlandınız, giyindiniz, kokularınızı sürdünüz, şanslıysanız iş yeriniz en fazla yarım saat uzaklıkta evinizden- çok zor cicim çoookkk- işe gittiniz, çıkış saatini saymaya başladınız, çıktınız, ev-yemek-belki ev öncesi bi kaç tek atarsınız asmalıda. Eve gelip film izlemek istersiniz ama saat olmuş 23.30. TA ta ta tammmm işte karar anı; film izleyip az mı uyusam, yoksa yatıp adam gibi uyansam mı, soru işareti
Sonra bekle ki haftasonu gelsin, pöf!

Şimdi de serseri, kıytırık olarak nitelendirilen öğrenci hayatı:
Alarm çalar. Saçmalama ne alarmı ya! baksana saat bile yazmadım, keyfim bilir. Uyandım, perdeyi araladım, elimi yatagımın yanına uzatınca laptop elimin altında, bi müzik açtım--->oh yeah, it's a good day!-ha, evet benim blogum için esinlendiğim parça:),1.30. saniye benim keyfimin tavan noktası :) çok iyi bir hayalperest olduğum için günün devamı farklı kombinasyonlarla ilerleyebilir, en güzel ihtimallerden biri de, kalvaltıdan sonra da sevişmek için bolca vakit olmasıdır:)
Çok katı kurallarım vardı mesela okul hatayım boıyunca:
1. uykum varsa okula gitmem
2. hava soguksa, ayaklarım üşümüşse kapıdan dışarı çıkmam
3. yorgunsam, kahvem olmadan asla!
4. sırf canım istemiyor diye girmediğim sınavlar vardır( ha o sınavın vize olması sıkıntı yarattı biraz, hani final olsa, büt ihtimali var da, şimdi tek ders sınavına girme ihtimalim yüksek:) amannnnnn şimdi sıkamam güzel canımı onun için
5. güzel kahvaltılar vaadine kanmışsam da, o gün okul yalan olur. ne demiş cemal süreya" ... kahvaltının mutlulukla bi' ilgisi olmalı" olma mı yaaaaa :)

Hayalimdeki iş; bloguma yazacak bir çok şeyle beni ben yapsın!

Tartışmaya gerek yok canlar, öğrencilik candır, kandır ama kıytırık değildir; aksini iddia edenler için CV' mi yollayabilirim, hani öğrenciyken keyif pezevenkliği yaparken diğer yandan yaptıklarımı incelemek adına:) ha zaten ne zamandır aklımdaydı, bi sonraki yazı İÜ Psikoloji Kulübü' ne ithafen olabilir, tık! bakınız ben ve bal arılarım :) nasıl da severim her birini

Dün akşam, 4. pera flamenco festivaline gittim Cemal Reşit Rey' de. Pek tatlı bi' arkadaşım da dans edecek ekip arasındaydı. Aman yarabbi nasıl bir danstır öyle, nasıl davetkar! Hele işin pirlerinden biri çıktı; dans- Vanessa MONTERO/ gitar- Sergio GOMEZ, agzımız açık izledik. Hatun nasıl minik anlatamam, bir dans ediyor kocaman oluyor sahnede! Ancak gece boyunca tek bir olumsuz eleştiri vardı aklımda: uzun boylular böyle danslara bulaşmasın! hakikaten ha! çok eğreti duruyor, hiç estetik değil, yakışmıyorlar sahneye. Hani üzgünüm ama bu böyle. Çünkü, hareketler keskinleşemiyor, zerafetini kaybediyor.

Ama benim favorim bol kıvrak, pek canlı latin dansları arkadaş! efendime söyliim salsa, bachata, rumba! nasıl severim, keşke devam etseydim derslere de yarım kalmasaydı! Lakin bu dönem yogaya merak sarınca, dans arka planda kaldı, gün gelir çıkar tekrardan vitrine :) Herkes baksın keyfine...

Bu da dingin keyif parçası--> golden girl

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...