Ekim 21, 2012

There's a limit to your love!

Acı çekiyorsun, gözlerini açamayacak kadar ağlıyorsun, gözünü onla kapatıp onla açıyorsun. Onun hayaliyle ve hep en tatlı haliyle.

Bir varmış sonra yok olmuş.
Sanki bir mısra daha söylense düzeliveririrmiş her şey.




Yok arkadaşım!
Sus!
Şimdiye kadar doğru düzgün hayal bile kuramadıysa karşındaki, şimdi mısralara sığınıp saklanmasını bekleme.
Hayal gücünü kullanmasını beklerken adamın, benim hayal gücü'me gitti her şey.

Sonra bir sabah uyanıyorsun, önce "O" değil; o gün ne giyeceğin düşüyor aklına
Önceliklerin değişiyor sabah uyanışlarında.
Romantizmden realizme hızlı bir geçiş yapıyorsun arada geri sekmeler olsa da.





Fakattttttt gel gör ki falıma bakıp da;
"Çok güzelsin, çıtırsın, işindesin gücündesin, annenin el bebeği ortamın gözbebeğisin aşkım. Kısmetin bol, balığın çok, günlerin aydınlık. Gün gelir devran döner ama seni kaybedenler kapına kadar gelir de kapından döner hayatım. Bak bak bak, gördün mü o uzun boylu güzel vücutlu yakışıklıyı? Ha! Hadi yine iyisin kaptın yepisyeni yakışıklı bebeyi! Önlerinde dizler çökecek de Alaaddin'in sihirli lambasından çıkan cin gibi, dileklerin de oluverecek, istediğini dilemek de sana düşücek. Gül aşkım, gül canım, gül güzel yüzlüm, ahu gözlüm Rosalinda'm. Her şey çok güzel olacak" diyen teyze kadar yeterli olmamıştı hiçbir teselli:) Tüm aşkımlar, canımlar, bitanemler bu teyzeninki kadar sıradan ve eskide kaldı. Evet hoşuma da giderdi. Gitti ardından da bitti.

Şimdi geride neyi/kimi istediğini, istemediğini de bilen yepyeni bir ben
Kışa girerkenki yaz hayallerim
Alınacaklar listem(Soğuk, karanlık mevsimi ya da romantik geceleri aydınlatacak bir köşe lambası, daha iyi film izlemek için ses sistemi, duvarlarıma yağlı boyalar)
Boyum kadar okunacak kitaplar,
Boyumu aşan yapılacaklar, tutkuyla yaşanacak aşklar listem
Yeniden boyamak istediğim duvarlarım
ve
Roma ve Barcelona kaçamaklarım için doludizgin heyecanım var!


Keyifle Canlar



Ekim 16, 2012

Veda

Uykularım kaçıyor. Sırf takvimlerden bir gün daha geçsin ve her gün seni biraz daha geride bırakabileyim diye, unutmak için her şeyi erkenden uyumaya çalışıyorum. Unutmak için uyumaya çalışıyorum ama unutuncaya kadar da uyuyamıyorum.

Aklımda bir adam var ve bir de karşımda. Aslında ikisi de aynı. Aslında ikisi de farklı.
Öyle bir ruhu var ki aklımdaki adamın, O' na aşık oluyordum.
Ya da oldun sanıyordum. Sonra bi bakmışım, aklımda, birlikte hayal kurabildiğim adamla karşımda duran ve aklımdakiyle aynı sandığın adam aynı değil.
Değilmiş.
Yunan Heykeli'm diye sevdiğin adam
Taştan bir harabeymiş.

"Aşık olmakmış!" sanki uzun uzun yaşamadan, hayatımın sonuna gelmeden bunun cevabını verilmezmiş. Geriye dönüp bakınca kim unutulmaz olmuş?
Ya da kim iz bırakabilmiş?
***


Benim kendi izlerim var, kimsenin bırakmasına izin vermediğim kendi kendime, kendimde bıraktığım.
Yarım kalan sevgiler, aşklar, uykular.
Şiş gözler ve nasıl bu kadar çok gelebildiğini anlayamadığım gözyaşlarım. Her bir kanaldan çifter, üçer, beşer yaş dökülüyor sanki.
Göz yaşı demek o kadar narin kalıyor ki, bunlara ancak göz şelalesi dersem daha anlaşılır olur sanki.
Minik bir tüp alıp onun içine doldurasım var her bir damlayı, sonra anılar kutusuna saklarım onu da.
İnsan yaşadıklarından çok yaşayamadıklarına ağlıyor bence
Kurduğu hayallere ya da kurmayı beceremediklerine.
Düşünsene bazen hayalini bile kuramayacak kadar kapana kısılmışız.
Bu çok acımasız.
***

Ah ettim mi sana?
İnan dilimle değil hiç
Ama kalbimle en çok
İçten içe
Sessizce
Ağlamak ve Ahlamak karışıyor belki de.


***
Gözlerimi kapattım.
Gözlerimden çeneme, çenemden boynuma, boynumdan kalbime akarken yaşlar, ben vedalaştım seninle, içten içe.
Ama yalnızdım, sen yoktun.
Gözlerimi kapattım ve yakınlaştım sana
Sarıldım önce sıkıca
Kokladım
Kokladım
En çok çenen ile omzun arasındaki kısa mesafe uzun gelirdi bana
Kafamı yaslayınca
Koklamak hiç bitmezdi
Bitmesindi.
Sonra
Gözlerimi kapadım.
Sanki aramızda bir göbek bağı vardı, senden uzaklaşmamı engelleyen.
En güvendiğim adamı çağırdım zihnimde
Beni hiç kırmamıştı, çok güzel severdi beni babam.
Babam geldi ve kesti kordonu
Özgürleştirdi seni, beni, bizi
Ve gitti.
Ve kalbimden göbeğime inen o kordon ayırdı bizi.
Kalman için hiç bi neden yoktu.
Bana verebileceğin her şeyi verdin
Daha fazlan yoktu.
Sonra içimdeki küçük kızın elini tuttum çıkardım dışarıya
içli içli ağladığı yeterdi ruhumda
Renkli balonlar verdi sana
Uçup gitmen için
Gitmene izin verdim bu kez
Özgür olmadan anlayamayacaktık neye sahip olduğumuzu.
3 yaşındaydı içimdeki küçük kız
İnatçı, özgür, tutkulu, hırçın.
Hani küçükken annemiz kızsa bile yine anne diye ağlarız ya
Tıpkı onun tutkusu, korkusu, sevgisi gibiydi.
Hiç bitmez sandım.
Senden kaçarken bile sana saklandım.
Sonra kaybolduk sanırım.
En azından o balonlarla uçup kayboldun sen.
Ben küçük kızın elinden tuttum
Uykusu vardı ve belli ki yorulmuştu oyundan
Enkaza rağmen oyunun tadını çıkarırım sanmış
Sevdicek de yanında olmayınca
Tek başına da olmamış

Uykusu vardı küçük kızın
Savaştan çıkmışcasına yorgun
Ormana gittik, sessiz sakin kalmak için ve hala zihnimdeydik.
Pamuklara sarıp sarmaladım
Düzelecek kızım, dedim
Bir öpücük kondurdum yanağına
Uyu, dedim
Uyanınca her şey geçecek.
***

Hoşça kalabilseydik birlikte keşke
Artık her neyse
Hoşçakal.

***
Bir başlangıç
Bir bitiş
İçten bir veda
Elveda
Bir "can kırıkları öyküsü" dinlediniz.





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...