Ocak 03, 2011

Büyüyünce Ne Olacaksın: DJ

Geçtiğimiz çarşamba gecesi, saat geceyarısını geçmiş, banyo yapmışım yatmışım, uyku okyanusunda yüzmek üzeredeyim. Uykuyla uyanıklık arasında. Ve kapı çalar, bizim kızların arkadaşlarıdır diyorum, takmıyorum. Sonra odamın kapısı, ardından ışık açılıyor. Ve ve veeeeeeee. Diğer gün sabah kalktım, otobüste sevda' ya anlatıyorum gece kimin geldiğini ama hemen söylemiyorum, bil bakalım kim dedim:) Öyle bi cevaplar veriyor ki, sabah sabah pek güldüm, çok da hoşuma gitti o isimleri duymak. Kimini de çok özlemişim, görmek istemişim bunu fark ettim. Hele biri vaar, öyle emin ki o olduğundan... İlk mesajda ' X' mi?' diyor, benim cevap yazmamı beklemeden, 'evet evet X' diyor, otobüsün içinde salak salak sırıtıyorum, cevap hoşuma gitti ya. Bendeki de ne mallık dedim, hayır o değil ya gelen üzülmem filan mı gerek bilmem de, o ismi sevda'dan da duymak hoşuma gidiyor. Şimdi bu yazıyı okuyan canımıniçi hatunlar nasıl da gülümsüyorlar, akıllarına malum isim gelince :) Ha bu arada L. değil akıllardaki isim, hani şu okuldaki, benim kendinden ' bir ışık huzmesi' diye bahsettiğim sevgili piç değildi, bu noktada yanılmalar, elemeler olabilir. Olaydı iyiydi :) Konumuza dönelim canlar, gelen biricik ortanca kardeşim Gülşah'tan başkası değildi. Elinde şirince şarabı ve yeni yıl cıngılıyla süzüldü odama. Şimdi böyle diyince beklentileri karşılamamış gibi oldu da, hoşuma gitti bu beklenmedik sürpriz. Sürpriz zaten beklenmedik olur yani beklenmedik olduğu için sürprizdir değil mi, evet. Ortanca kardeş deyince, gülşah pek sever ortanca çiçeğini. Ne dolandırdım lafı yahu...


Eğer gece yatmadan önce, yarın sabahın köründeki derse gitmesem mi? sorusu düşerse aklına, bil ki arkadaş sen o derse gitmezsin. O tehlikeli soruyu aklına getirmeyeceksin, hele bir de kışsa, o yatak sıcacıksa, okulda tek ders varsa, sevgilin yanındaysa ( bu madde benim için geçerli değil:) ) o ders yalan olur. Paragraf 'eğer' ile başlar mı? Issız acun öldi mu, ödlek öcin aldi mu? Gökyüzü neden bu kadar parlak? Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?


Şimdi popüler oldu ya blog çıkışlı kitaplar, nitekim iki tanesini birden toplamda 3 günde okudum. Biri 'Piç Güveysiden Hallice-Samihazinses', diğeri de 'Küçük Aptalın Büyük Dünyası- PuCCa. İkisi de güzel yani edebi açıdan değil tabii ki, o niyetle almıyor değil mi kimse bu kitapları? Bu farkındalıkla alınca kitapları, inanılmaz komik, gerçek, akıcı. Kadınların gözünden erkekler, Erkeklerin gözünden kadınlar, çocukluk, aşk, sex, ilişkiler. Ha diyorum ki ben de acaba, twitter ve facebook iletilerimi toplarlayıp çıkarsam bir tane:) bir dilek tutup, rastgele sayfa okur, dilekle bağlantı kurarsın :) Kitabın adı da: 'Ego da s*k gibidir; okşarsan kalkar .' Aslen kime ait bu laf bilemem ama bana bir arkadaşım söylemişti de günlerce gülmüştüm. Yalnız facebookta bi uygulama varmış, böyle iletilerini alt alta sıralıyor muymuş neymiş, zaten kötüyüm internet konusunda, bakındım da bulamadım. Gören -duyan -bilen olursa beni bi pokelasın :)

Yeni yıla yadigar, yılların emektarı saatimi kaybederek girdim, nasıl bir hüzün çökmüştü bileğimi boş görünce, o göz damlası sanki hazırda beklermiş gibi dökülüverdi, böyle gözler kısık uzaklara bakar triplerine girdim. Neyse dedim, noel babadan yenisini istedim, olmadı, babanın bütçesini aştı sanırım. E be Ayşem dedim yenisinin gelmesi için eskisinin gitmesi lazım dedim, teselli ettim kendimi. Ne çok bakıyormuşum saate şimdi boş bileğimle karşılaşınca farkettim.

Cuma günü 11 kişi atladık arabalara düştük Sapanca yollarına. Trafik mrafik derken o kadar güzel, şahane, mükemmel bir eve, ortama, alana geldik kiiiiiiiiii. Anam anam dedim, uzaktan eğitim olsa da ben kışı burada, şömine başında şarap içip, aşk edip, kitap okuyarak geçirsem, o kocaman bahçede salınsam, dolansam, kaybolsam dedim. Geldik işte, alışveriş yapıp yemek hazırlama kısmına geldik, yaptık, yedik, içtik, dans ettik, yeniyıl oldu, geçti, güneş doğdu, ayrıntılar da bize kalsın. Uyuduğum kısmı hatırlamıyorum ama bi ara pc başına geçip dj lik yaptım. Bi b*k olduğundan değil de, ses sistemi iyi olunca inanılmaz keyifli oluyor müzik dinlemek de, dinletmek de. Hani ben genelde dinleyip dans etmeyi tercih ettiğim için, o kısımla fazla haşır neşir olmamıştım, fırsat buldum oldum, o an kendimi buldum. Hani sorsalar ne olacaksın büyüyünce diye, DJ diyecek kafadaydım. Dedim ya nasıl uyuduğumu hatırlamıyorum ama en güzel yerde uyumuşum. Sabah enerjisine, keyfine hasta olduğum arkadaş salonda ' bursalı mısın kadifeli gelin' parçasını bilmem hangi tondan söyleyinve uyanıverdim uyumamdan 4 saat sonra. Ve sanki yine 4 saat önce uyuyan da kendisi değilmiş gibi, hadi toparlanın beyler, hamama gidiyoruz dedi, topladı gitti millet daha kendine gelememişken. Velhasıl bir kısım önce döndü İstanbul' a. Kalan ekip de evi toplarladık, adapazarı merkeze gittik. Ev sahibi arkadaşın ailesi bize ünlü ıslama köfteden yedirdi. Pek lezzetliydi ama birbuçuk porsiyon çok geldi, sabahtan beri alkolün de etkisiyle bir şey yemek istememiş kendimizi ıslama köfteye saklamıştık. Ardından karışık kabak, ekmek kadayıf, şekerpare gelip midelerimize inince neredeyse yerimizden kalkamayacaktık. Ardından onların evine geçtik, çaylarımızı yudumladık. Tekrardan ve tekrardan ilgili arkadaşa ve ailesine, yılbaşı gecesi bize yazlıklarını açtıkları, ardından lezzetli tatlardan ikram edip, mutlu mesut istanbul'a gönderdikleri, yüzümüzde kocaman gülümseme bıraktıkları için çokkkkk teşekkür ediyorum :)

Klasiktir ya her yeni yılda, eskinin kritiği yapılır. Çok zor bir sene geçirdim ben ama bir o kadar da keyifliydi. Çok gezdim, doşatım, yeni tatlar tattım, yeni arkadaşlar tanıdım, çocuk oldum, geliştim, büyüdüm, eğlendim, başa döndüm bazen, bazen sona gittim. Özledim, bekledim, gittim kimi zamanda. Alınteri döktüm çok, ama güzelce de soğuttum. Topladım, biriktirdim, fazla gelenleri bıraktım. Seveni daha çok sevdim, gideni bıraktım ama bazen ağladım, ağladığımdan fazla güldüm. Ben gülünce daha güzelim...


Keyifle...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...