Mayıs 31, 2011



Hayatını bıraktım tabakta
Arkamdan çok ağlayacak biliyorum
ama
Doydu karnım içi boş kelimelerle
Gidiyorum...


Ayşe

Mayıs 25, 2011

Sana bir şiirler olmuş sevgilim
Yüzün gözün söz içinde
Hangi imla kitabına baksam
'Ben'den ayrı yazılıyorsun.


Ö.Asaf

Mayıs 19, 2011

Kırmızı Fil




Selam. Ben süpermenin bayan ve über versiyonu. Hayır ZEyna değil, daha zarif ve alımlısı. Ben güçlü ama kırılgan kadın. Pembe düşlerinin rengini begenmeyen cadı. Selam, ben güldüğünde güzelleşen, sinirlenmekte zorlanan, yüzü düştüğünde çekilmez olan tribal kadın. Ve selam, ben çok konuşan ama bazen kelimelerle anlaşamayan kalem. Ben bazen dağınık cümleleri,kelimeleri, hayır hatta heceleri eteğinde toplamayan belki de toplayamayan, topladığı gibi özgür bırakan telaşlı annecik. Ha bu arada tanıştınız mı, burası da benim boya kitabım; kırmızı filler var burada, gördün mü

Evet, o fil kırmızı
mor mu dedin
hayır dur bozma
kırmızı o
biraz daha derinlere bak
belki de yüzeye çıkmıştır, inanmak zor olmayacak

KIrmızı fil olmaz mı dedin acaba
Yanıldınız bayım
Filler kırmızı olur
evet bayım dedim
çünkü;
bayanlar düşlere inanır


Selam,
tanıştınız mı

Burası fillerin kırmızı olduğu çok sayfalı boya kitabım
sessiz ol
sadece ben boyuyorum, bakıyorum sanıyor
ama aramızda da kalmasın
özür dilerim, dinleyemedim
aklım da çok dağınık
neydi adın...

Mayıs 17, 2011

Uzun zamandır rüya görmediğimden midir zihnimde hissettiğim başınç, soru işareti

Kısa, kopuk, bağlantısız yazacağım sanırım. Zaten aklımdaki her şey ki ne çok şey var anlatamam, onlar da dağınık, kopuk ve bağlaması zor. Ve öyle ki, bu benim aklımda değil sadece, orada zaptedemiyorum olanları. Bir cümlenin sonu gelmeden, diğeri son sürat çıkıyor ağzımdan. Kalp çarpıntısı ama heyecandan. Bir de aç karna(sesli düşmesi oldu ya, garip oldu bu kelime:) ) kahve içince böyle bi çarpıntı hissediyorum, ha bir de az önce okulumun güzel bahar bahçasinde, havuzun başında bi fırt sigara çektim. Aman tanrım bi kaç kadeh şarap içsem öyle bi kafa yapardı bende. Yanlış anlaşılma olmasın, bildiğin yasal sigara içtiğim, hem de yalnızca bi' fırt :) Bana göre sebebi, aç ve uykusuz olmamdı. Açlık demişken canlar, görenler bilir bildiğin kilo verdim hem de en 6 sından, dolu dolu 6 kilo :) Görenlerde görmeyenlere söylesin lütfen. Hatta gördükçe de motive edin, oooo vayyyyy wuhuuuu ses efektleriyle destekleyin :) Diyet demişken, yeme kısmında sıkıntı yok, düzene ayak uyduruyorum lakin içkiye getirilen sınırlama yürekler acısı. Diğer bakımdan ekonomik oldu, hani uzun zaman içmeyince direncin, sarhoş olma basamağın düşer ya, o bakımdan şu sıralar çabuk sarhoş oluyorum içince:)

Şimdi canlar, başta söyledim. Bu yazıda anlam, bağlam aramıyoruz, aklıma geleni yazıyorum şu anda. Hani dedim ya aklım çok dağınık ve dolu diye, rahatlamak için beyin boşalımı yaşayıp hazza ulaşmayı hedefliyorum, sonra da bi sigara yakıp( hani adettendir :)), kıçımı dönüp(pencereye) uyurum :) Az önce eve yürürken, marketin camının birinde bir yazı vardı' kuru yolunmuş tavuk bulunur', bulunmaz hint kumaşı bile daha arzu edilesi yahu. Hem kuru, hem yolunmuş. Hiç mi satış cazibesi olmaz bir ürünün. Bir de canım son bir haftadır negro istiyor, bildiğin hastasıyım. Ama diyetime çok sadığım. Bir şeyi kafama koyduysam, sonuca ulaşmak için çok takdire şayan bir disiplinim var hakikaten. Yani, övmek için söylemiyorum, zaten bu bazen sıkıntı yaratıyor.
İstediğin her şeye sahip olmak ya da sahip olmaya çalışmak zor, ama imkansız değil :) Bunu niye anlattım bilmiyorum, nasıl bağlayacaktım acep yazarken aklıma geldi ki yazdıklarımı silmiyorum biliyorsunuz, niye çünkü dil sürçmeleri, serbest çağrışımlar önemli demiştik bir önceki dersimizde, bunu bildiğinizi varsayıyor ve yani konuya geçiyorum. Yeni konuya geçmeden önce hatırlatma: Disiplinliyim, diyete devam ediyorum, canım negro istiyor ama hayırrrr!

Eski ama yeni konumuz, geçen yazının devamını yazacagım demiştim ama yazmayacağım. hani şu, evin kapısının zorlanma hikayesi vardı ya, o çözüldü. Anlatmayacağım, kusura bakmayın. O sıralar çok yogundum vaktim olmadı yazmaya, şimdi de hevesim kalmadı. Hani, uyuyamıyorum, meraktan çatlarım diyen varsa bi' chai tea latte ısmarlasın, ballandıra ballandıra anlatayım, böyle olmuyor.
2 gündür bi mutlu uyanır olduk her ne kadar yalnız uyansak da- tamam burda samimiyet namına çoğul konuşuyorum ama herkes de yalnız uyanmıyordur sanırım- sebebi malum aşk kokulu güzel hava. Dün bir mutluluktur anlatamam, geldi de gitmedi, aman da gitmesin zaten.

Eminönü-tahtakale. Son 2 gündür-evet havalar da son 2 gündür- sokak sokak gezdim. Bir sürü şey aldım, kendi takılarımı yapmaktan çok keyifalıyorum, her şey istediğim gibi. Her gidişimde bir sürü şey alıyorum. Her defasında da ilk defa gidiyormuşum gibi oluyor. Benim harikalar diyarlarımdan biridir tahtakale. Bir sürü ıvır zıvır, peynir, çay, hediyelik, boncuk, mutfak, banyo, yemek takımı, oje, krem, banyo takımı, gül kurusu, nar çiçeği, aşk böceği... Ne ararsan var. Hele içeri taraflara girmeye başlayınca taze çekilmiş kahve kokusu geliyor ya burnuna... oh mis... Bir yanda deniz kokusu, bir taraftan rüzgarın zarif dokunuşu, güneşin göz kırpışı, bol köpüklü türk kahvesi mutluluğu...

Bir de ayak parmaklarımla aramda bitmek bilmez bir savaş var, fazla özgür ruhlular, çorap dayandıramıyorum. Hani kocaman ayaklarım olsa, kabına sığmıyor derim de, neyin savaşını veriyorsun a benim güzel minik ayak serçe parmağım. canım. iyi ki varsın.

Çok yorgunum. Rose şarabı olsa... Kafamın içinde çok sesli orkestra... Tom Waits dinliyorum. Uyuyorum, ama dönüşüm muhteşem olacak!
Ornitorenk. Çok ritmik ve eglenceli değil mi, soru işateri
Or-ni-to-renk.

Keyifle...

Mayıs 02, 2011

Gariptan sesler duyulmuş, kapımız zorlanmış. Mağduruz, KOrkuyoruzVOL.1

29 Nisan Cuma, Öğleden Sonra


Ankara' ya gidiyoruz, ODTÜ' de NP (national platform) vardı. Güneş, en tatlısından okşuyordu göz bebeklerimizi. Mesaj geldi telefonuma, Amelie' den. ''Kapıda yaşlı bir adam var, durmadan konuşuyor ve anlamıyorum. Bir problem olduğunu söyledi sanırım. Türkçe anlamadığımı dca söyledim, kapıyı kapatmak istedim ama yüksek sesle konuşmaya devam etti. ÇOk korkuyorum. Evden çıktığımda, köşede oturmuştu. Mael ( amelie' nin misafir arkadaşı), bir problem mi var dedi ama adam 3. katı gösterdi ve problem problem dedi, bir şey anlamadım.'' Bi ürperdim mesajı görünce. Hani 2 yıldır oturuyorum şimdiki evimde, böyle bir şey başıma gelmedi. Hadi bakalım dedim, ama aklıma takıldı. Evet biraz korktum da. Çünkü 2 ay öncesinde tam bizim dış kapının önünde, amelie kapkaça uğramıştı. Ah be canım, avrupa mı sandın dedim. Sabahın 5 inde yürüyerek gelinir mi taksimden nişantaşına!!!! Elin fransızı geliyor arkadaş! Neyse istanbul yaşam klavuzu oluşturduk da bizimki yola geldi hiç olmazsa :) Ha işte kapıya biri dadanmış diye kaldı muhabbet cuma günü.

Dün gece geldim Ankara' dan(Ankara' yı da ayrı bi' yazıda uzunca anlatacağım ahali). Kapıyı açtım, kızların odasına daldım. Bizimkilerin fiX lafı: Kanka neler geldi başımıza!!!!! N'olur alıştıra alıştıra söyleyin dedim. Bu anahtar cümleden sonra akla gelen durumlar/deneyimler: Evi böcek basmış, alt komşuya hırsız girmiş, kiraya zam gelmiş, alt komşu bizi polise şikayet edecekmiş( ya o değil de alt komşuyla muhabbetimiz apayrı bi yazı konusu. Ancak, kısa bi anımızı bu parantez arasında anlatayım da, bi gülümseyelim: Şimdi canlar, eve daha yeni taşınmışız. eV Arkadaşım Büşra, kahvaltıdan sonra masa örtüsünü silkelemek istemiş ve bu işlemi mutfak penceresinden yapmış!!!- kızmayın büşraya! kendi deyimiyle;- kendisi prensesler gibi büyüdüğü için- pek anlamazdı o zaman bu ev işlerinden, lakin şimdi evin en hamaratı:) Neyse, Büşra' nın bu silkeleme işleminden kısa bir zaman sonra bi' ses duyduk, pencereye bir şeyler atılıyordu. Ta ta ta tammmmmmm! Yahu alt komşu/cadı/karı tam bi manyak ya. Kadın zeytin çekirdeklerini camımıza fırlatıyordu!!!!!!! Evet sofra bezinin içinde birkaç zeytin çekirdeği kalmış. Kabul hatalıyız, ordan çırpılmaz o sofra bezi. Ama arkadaş, cama da zeytin çekirdeği atılmaz kiiii!) Ankaradan geldim,girdim işte odaya, o malum cümleden sonra Aslı(diğer ev arkadaşım, kendisi kara kuğu diye adlandırır kendini. e biz de öyle:) ), dedi ki: Bugun hazırlanıyordum, bi' ses duydum, kapıyı zorluyordu sanki birisi. Korktum, bagırdım. Kapının deliğinden baktım, karanlıktı kimseyi göremedim. Adam aç kapıyı dedi. Açmadım. Aç kapıyı, ışıklarda problem var, ben ...( burada adını söylüyor, ama ben size söylemeyeceğim) onu yapacağım dedi. Sizi tanımıyorum dedim, açmadım. Sonra bi süre kapının karşısındaki merdivenlerde oturdu. Sonra da aşağıdaki dış kapının sesini duydum, etrafta kimsenin olmadığından emin olunca da kapıyı kilitledim çıktım!!!!!!!

Odada oturuyoruz bu son olayın anlatımından sonra. Hepimiz yusuf yusuf... Kapıya kaç kilit daha taktırsak muhabbetindeyiz. Kalakaldık kız başımıza. E uyuyalım çaresine bakarız dedik. Geçtim yatağa. Gözlerimi kapadım. Açtım. Kapatamıyorum gözlerimi. KOrkuyorum. Kapatınca eli yüzü yaralı, kanlı, dikişli yüzler geliyor gözümün önüne. Ve dudağımda uçuk şimdi...

Devamı var...
VOL.2 yi bekleyin, çok yakında burada!

Keyifle...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...