Şubat 26, 2011

Sürpriz bu kutunun içinde :)

Sevgili blogumseverlerim :)

Cumartesi gecesinde evde olduğum nadir günlerden birini yaşarken, aklıma sizler için süpersonik bir teklif geldi. Malum nicedir FLASHBACK UNIT grubunun eventini paylaşıyor, sizi eğlenmeye davet ediyordum. Neydi, hafızamızı bir tazeleyelim :) :
Flashback Unit en sevilen parçalarla, 5 Mart Cumartesi sa: 22.00 de İstanbul Live' da olacak, ben de :)

Velhasıl şanslı 5 blogseverime konser davetiyesi hediye edeceğim ve bu şanslı 5 kişi yanında sevgili/ dost/ kanka/ abi/ flört/ takıntısını getirebilir :)5*2= 10 kişi oldu zaten, ok mis. Ne iyi bi insan oldum, mutluluktan dondum, tamam sustum :)

Süpersonik soru:
*Flaskback Unit grubu kimlerden oluşmaktadır?

o kadar iyiyim ki bu gün, ipucu da vericiimmmm :)
tıkla--- www.flashbackunit.com
Cevabı bilen/bulan arkadaşım bana facebooktan mesaj atsın, bileti kazansın :)

Keyifle

Şubat 16, 2011

Sağlık, organların sessizliğiymiş...

* dakikaları sayaraktan sabahı zor etmıssınızdır, sabah doktora gidersin, 8 tane penisilin iğne verir, ama daha önce hiç yaptırmadıysan alerji testi yaptır, 1 hafta yat dinlen, suya sabuna dokunma der. Ha bir de aksatırsam iğneleri; kalp romatizması, böbrek bilmem nesine kadar gider hastalık, süpersonik enfeksiyon kapmışım.

Ve hastane maceraları başlar:

* Hastane 1: Biz artık test yapmıyoruz , iğneyi vuralım.
A: Ama ben hiç kullanmadım bunu daha önce, belki alrjim vardır, dr test yapsınlar dedi.
H: Size kalmış, vurdurmazsanız hastalık ilerler.
A: Ama alrjim varsa da ölümcül olabiliyormuş.
H: Evet.
A: ha!?

Hastane 2: A: Önceki hastaneyle aynı diyalogla başlangıç.
H: Kendi doktorunuz ilgilensin, bizim doktorumuz bakmıyor, test de yapmıyoruz.
A: ...

Hastane 3: Testi yapmıyoruz, raporunuz varsa iğneyi dirakt yapalım.
A: Ya alerjim varsa?
H: Alerjiniz varsa, alerji testinde de aynı ilacı düşük dozda veriyoruz, ha 1 ha 5.

Aile doktoruna tekrar gidilir:başımdan geçenler anlatılır, test hala yapılmamıstır.
Dr: Yaptırsaydın keşke, yaptırdıktan sonra 10-15 dk oradan ayrılma, bir şey olursa acilde ilk müdahaleyi yaparlar!

Annem ısrarla arar: Ayşe sakın yaptırma yavrum, gel buraya burda hallederiz. Ateşin varsa sakın yaptırma, yok yok yaptırma.
A: Yarın gidiyorum annemin yanına, turp gibi olurum umarım. Anne çorbası, anne bakımı...

Ama şimdi çok kötüyüm, kafamın içinde dev bir orkestra var, davullar kulağımda çalıyor, başım pensenin arasına sıkıstırılmış gibi.

Sağlık, organların sessizliğiymiş...

Şubat 12, 2011

Kırık kalpler ülkesinde dolaşırken adamım, can kırıkları batar ayaklarına...

Geçmişte olanlardan mıdır hep ön yargılar, yoksa bilinmezliklerden mi doğar?
Koşulsuz ve sorgusuz yaşanmaz mı bazen, hiç mi?
doğru zaman ve doğru insan mıdır esas olan
ne zaman 'esas kız'sındır ya da 'esas oğlan' ?

Ne yapacağını bilmemek aptal kılıyor beni, ya çok sessiz kalıyorum ya da çok gürültülüyüm. Ne zaman konuşmam gerekse, suskunum. Susmam gerektiği zaman beceremiyorum bunu. İki yol varsa, hangisini seçeceğime karar veremiyorum. Can kırıkları engel oluyor çoğu kez seçmek istediğime. Yapma diyorum, üzme kendini. Ama bir de gün ışığım var benim, karanlığa kör kalan ve de gözü kara, olumsuzluk bilmeyen, ardımdan bilinmeyene itekleyen. Zaten istediğim de hep bu karanlıkları aydınlatmak...

Sonra biri görünür karanlıktan, varlığından emin olamazsın, ama yok da diyemezsin. İşte o zaman ışıkları yakmaya korkuyorum; ya sadece ben onu var kıldıysam ve varlığına inandıysam?

Orda mısın gerçekten?
Dinle ve düşle beni
ve inan bana, beni de inandır...

Şubat 10, 2011

Aşk, Tesadüf, Ayrılık, Kader

Müslüm Gürses 'Aşk Tesadürleri sever, kader ayrılıkları' deyince, kararan salon parlayan ekranla birlikte; Ayşe, kızım dedim, eline çantana at bakayım, peçete var mı gözyaşlarını silmeye. Kabul çabuk ağlıyorum, hele ki kışın. Ya şaka yapıyorum sanmayın, çok ciddiyim bu mevsimlerin benim keyfimin üzerinde büyük yaptırımları var :) Zaten pek arabesk ruhluyum bugünlerde, tavana bakarken yakalıyorum kendimi, gözlerim doluyor durduk yere, canım bir şeye mi sıkıldı, damlayıveriyor. Neyse başladık filmi izlemeye ilk yarı( maç gibi oldu) sakin atlattım. Yalnız zaten Mehmet Günsür'e tarif edilemez duygular ve fanteziler besliyorum, şu filmdeki sahneler, o incelikler, yok efendim kızın arkasından Ankara'ya gitmeler( tamam zaten gidecekti de...), daha başka ne bileyim gülüşler, hazine kutusunu saklamalar, inceden dokunuşlar, sağlam kararlı adımlar,bi de o hasta ilgiye muhtaç hali yok muyduuuuuuuuuuuuu... of ki ne offf! Dedim ya, çıtayı yükseltiyor bu adam, minicik şeylerle mutlu mesut geçinmeye çalışırken, adamın zerafetini görünce, tatmin olmaz oldum eldekilerle. Şimdi hakkını yemeyelim, kız da gayet güzel bence. Mehmet Turgut' u, ara ara görmek hoşuma gitti, Özgür' ün o loş taş evinin duvarlarındaki eserler de M. Turgut'un çalışmaları belli. Ayşe Arman, nasıl itici, yapmacık, cık olmamış. TNK grubunu da severim, ayrı bir renk katmış filme. Müzik diyince, filmdeki parça seçimleri çok iyi yahu. Hele damgasını vuran Şebnem Ferah-Hoşçakal dedi ya, o boncuk boncuk gözyaşlarımla bir çiçek büyütürdüm, o kadar diyeyim :) Velhasıl canlar, film iyiydi hoştu, derinden etkiledi, arayıp da bulamadığımızı gösterdi, bir de bunlara tesadüf dedi de, bir yandan bu kadarı ancak filmlerde olur cicim havasındayken, diğer yandan acaba, hani bi ihtimal dedim içimden; aşk tesadürlerle beni de sever mi ?
Film bitti, ışıklar açıldı, herkes yüzünü gözünü siliyor, dedik ki ancak içilir bunun üstüne, biraz takılır efendi efendi evime dönerim diyordum, ı ıh, olmadı yapamadım, sabah 4 te kafamı yastığa koydum, gerisini siz düşünün artık, hala denge sorunu yaşıyorum :)

o zamannnnnnn son günlerin 'en'leri :

film : e malum :)

mekan: Mitanni

müzik: Flashback Unit* yanına yıldızını da koydum, 5 Martta İstanbul Lİve'da olacaklar. Ben de :) rahat ayakkabılarınızı, en sevdiğiniz kıyafetlerinizi giyinnnnnnnn çünkü sabaha kadar dans edeceğiz :)

Keyifle...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...