Nisan 24, 2011

ScUBa, Cosmİc giRl, FbU!


Yeşilyurt Spor Kulübü.. Havuzun başındayız, ekipmanlar tamam, hoca su altı yapacaklarımızı anlatıyor. Çok İstediğim bir şeyle karşılaşınca, 2 farklı tepki verebiliyorum; ya cok heyecanlanırım ve cok konuşurum, ya da böyle bi sessizlik sakinlik gelir, inanamam ben de 2. duruma. Nasıl uysal, nasıl köşesine çekilmişimdir anlatamam :) Tüp omzumuzda, havuzun kenarına oturmusuz, maskeler de takıldı, bırak kendini suya. 4 kişilik ekip, teoriyi pratiğe döküyoruz. Doyamıyorum bakmalara, sagıma soluma. Hani havuz altında neye doyamıyorsam :) Su altı astronotu gibisin. Ay' da da böylemidir, soru işareti. Sonra bonem saçlarımdan sıyrılıyor( şu bone bi' allahın kuluna yakışmaz mı yahu:) ), her saç teli su altında yeniden can buluyor sanki, yavastan salınıyor. O an dedim, her şey yavas çekim burada, hazlar doyumsuz. 40 dk sonra tekrar dışardayız,sanki 5 dk. gibiydi. Son olarak, ekipmanları bozuyoruz. Yemekti, muhabbetti derken ardından saat 10 olmuş akşam, eve geldim 11. İşte böyle...

Keyifle...

Yok artık, eve geldim ve işte böyle mi, soru işareti. Buna inanmadınız değil mi, soru işareti. Eve geldim canlar, üstümü değiştirip dışarı çıktım tekrar. Hayır, yorgun değildim. En korktuğum şey, enerjimin minimalist etkinliklerle tükenecek duruma gelmesi. Neyse, Flashback Unit(tık), göz bebeği müzik grubunumuz, sahnesine, şarkılarına, seslerine doyamadığımız güzel insanlar. Dün gece Balans Brau' da sahne aldılar, ne sahnesi ya mekanın tamamını aldı adamlar. Yok böyle bir kalabalık, enerji, sinerji, bilimum eğlence. Nasıl bir dans etmektir yaraebbim, Jmiroquai- Cosmis Girl çaldı mı, Ayşe kızım dedim, doruklardasın şu anda, keyfini çıkar :) Derken, sahnedeyim, dans ediyorum :) Adamlar 3 saat aralıksız sahnede kaldılar, inanır mısınız gençler, hala gelmediyseniz, bilmiyorsanız, üzülürüm sizin adınıza. Hele ki kendilerine ait bir parçaları var ki, keyif anlarımın soundudur:) Gelin, dinleyeyin, söylemiciiimm:) Eğer eksik kalmak istemiyorsanız benimkisi gibi keyif patlamasından: Takipte kalın beni ve ekibi :)( tık tık)

Keyif Dinlencesi(tıkito:))

Böyle güzel bir haftasonuydu benimkisi. Sınav haftasıymış bizim okulda da, öyle diyorlar. Lakin, severim ben sınav dönemlerini, gezmesi tozması bol, eğlencesi gür olur bende :) Evet, mezun oluyorum haziranda, zamanı gelmişti zaten...

Keyifle...

Nisan 21, 2011

Rojo, NoCHE, Feliz Cumpleaños, mE gUStas tu!


Ufaktan bir telaş herkeste, telefonda mesajlar, güniçi yoğunlugu, havada nisan durgunluğu.
Sanki dedi, düğüne hazırlanıyorum neden bu heyecan...


Günlerden... Boşversene günü, şanslı cuma gecesi... Hava temiz, yıldızlı, rüzgar üşütmeyip okşayıp geçenlerden... Bir masanın etrafında toplanmışız, dışarıdan izliyorum ama ben de masadayım. Herkes ne kadar güzel, ne kadar güzel insanlar, içten gülümsemeler. Yemekler yeniyor, bir yandan geçiyor aklımdan son dört mevsim. Şarap güzel, sohbet güzel. Gözlerimden yaş gelmiş ben bu insanlarla gülerken ve ağlamışımdır da omuzlarında bazen. Pasta geliyor, evet dilek tutmam gerikiyor, tutamıyorum, birini tutsam diğerini bırakacakmışım gibi hissediyorum. Düşününce, hatırlayamadım ne dilek tuttum. Aslında tutmadım dilek, teşekkür ettim. Yanımda olana olmayana, güzel dileklerde bulunanlara, anneme, babama, kardeşlerime, dostlarıma... Mutlu yıllar derken herkes bana, İyi ki dedim, iyi ki...İyi ki varsınız. İyi ki varsınız. Evet, hala küçüğüm( 23:)! ) ama büyüyorum sizinle. Yaşlanmıyorum, yaşıyorum. Bakıyorum zihnimin en ücra köşelerine. Dileklerinizin yanına anılarımızı iliştirin diyorum, o ücra köşelerden neler çıkıyor neler, nasıl mutlu oluyorum.

Me Gustas Tu:)

Yine o güzel cuma gecesi, sokaklar bizim, kafalar güzel, yüzde gülümsemeler. Bizimdi Beyoğlu, biz Bey Oğlu'nun!

*Rengi solmuş bir fotograf, hiç habersiz çekilmiş
Belli ki çok eğlenmişiz na na na naaaaaaa :)
Bir evde toplanmışız, herkez güzel giyinmiş
Belli ki çoook önemsemişiz, na na na naaaaaaa :)(Tık!)

Keyifle...

Nisan 06, 2011

En son kiminle öpüştüğünü düşünme! DüşünME

Blogspot kapandıydı açıldıydı derken bir müddet ayrı kaldık canlar. Ama ben biriktirdim. Bugun canım pek sıkkın, havadandır diyip geçesim var, geçilmiyor bazen işte. Bugün hep düşündüm, sonra bu eylemin ne kadar yorucu olduğunu düşündüm, ağır işçi misalı. Sonu yok, ucu yok, nerden geldiği bilinmez. An geliyor, belki de karpuz kapuğu misali, soru işaretleri aklında dönmeye dursun. Gözünü seveyim serbest çağrışım. Çıkar aklından at diyorsun, düşünMe dedikçe düşünüyorsun düşünmeyeceğin şeyi. Bu yüzden karşı konulamaz, kaçınılamaz. Büyüleyici, muhteşem... Korkunç... Evet korktum bugün düşündüklerimden, sonra düşünme kızım bunları dedim. Ne oldu? Evet, düşündüm, düşlerimden düştüm.

Hani kimseye anlatasın gelmez, anlatsan anlamaz sanki. Yüzünün düşmesini kimse yakıştıramaz. Sonra aslında gülmekten yorulmuşsundur belki, zorla yaptıgından değil, gayet mekanik, fizyolojik. Acı da tatlıdır ya bazen. Hani diplere vurmuş hissedersin. Bir nedeni yok. His bu. Sonra bir 'an' var, pervasız ve hesapsız sırf senin için var. Bir de diğer 'sen' var, o az önceki 'an' a karşı. 'an' ve 'diğer sen' iki geçimsiz sevgili. Hem birlikte hem ayrı.

Zıtlıklar ve engeller çok tahrik edici. Kışkırtıcı. Şimdi ben bu yazının başlığına 'sex bu kutunun içinde' desem, günde en fazla tiraja sahip gazete kadar okunur! Deneyelim mi? Tamam. Ne istediğini bilmemek de acıtıyor bazen. Bugün o kadar yabancıyım ki kendime, neyin kafası bilmiyorum. Birçoğunun yaşamak istediği hayat, sevdiklerim ve beni sevenler, kariyer adımları sağlam... Bilmediğin bir eksikliği yaşamak acı verici, bilinmez bir çıkmaz.

Kasvetli bir hava, gri bulutlar, moda' da bir cafe, 2 sıcak bardak, yakın ama artık yabancı 2 insan! Ne garip adam, ne zorlu kadın...

istemekle arzulamak aynı sonuca ulaşmaz bende. Tutku... Tut ki tuttu...


Keyifle...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...