Ocak 31, 2010

pazar huzuru...


1. ' kahvaltının mutşlulukla bi' ilgisi olmalı.' c.s
2. sıcak kanlı bir hatunum ve gerçekten kış uykusuna yatmalıyım.
3. bülent ortaçgil kulağıma şarkılarını fısıldıyor gibi...
4. 'ESN' ailesine katıldım :) güzel hareket!
5. votkavanilya'm:) iyelik ekim sana yakışıyor. sen başkalrına benzeme sakın, hep böyle kaallllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll :)
6. sabah erken kalkmayı seviyorum aslında, biraz zor oluyor ama uyanabilirsem gün 24 saatten fazlaymış gibi geliyor ve bu hoşuma gidiyor.
7. kendimle başbaşa kalmayı seviyorum
8. 'yan yana' ikilemesi neden yanyana yazılmıyor? tanrım! her şey zıttıyla var oluyor gerçekten.
9. biri bana sürpriz yapsın !f' e bilet alsın. filmi de o güzel insanın tercihine bırakıyorum :)
10. şampanyayı seviyorum...

Ocak 20, 2010

Bu yağan minik romantik beyaz şey kar mı?

'Annecim burda kar yağıyor ve seni çok seviyorum' rehber-annem-gönder. İlkokulda sıraların en arkasında mevsimleri tanıtan afişler/ tablolar olurdu, bilmiyorum hala var mı. Güneyde doğmuş büyümüş biri olaraktan 'kar'la bu afişler aracılığıyla tanıştım, tanıştım dediysek aslında hep yabancıydım :) Sonra kendimce büyüdüm- kendimce büyüdüm diyorum; çünkü küçükken kendimi büyük sanırdım:)- mevsimler değişti, yazın kavrulduk sıcaktan, kışın bir rüzgar esip geçti güneyde ve adı 'kış' oldu. İlkbaharla sonbaharın pek farkı yoktu yazdan. Hiç boğazlı kazagım yoktu, eldivenlerim sadece aksesuardı, uzun harley çizmeler çocukluk hevesiydi... Ben hayatımda 'kar'ı ilk kez lisedeyken gördüm, şimdi cümle içinde tırnak içinde ama hayatta da öyleydi gerçekten! Erciyes'e gezi vardı, kapadokya-peri bacaları sonra. Bu gezilerin amacı sadece ve sadece kardan mahrum kalmış biz güneylileri -haha komik oldu 'biz güneyliler'- karla tanıştırmaktı. Bindik otobüse, az gittik uz gittik, belli tesislerde değil; karı ilk göRdügümüz yerde mola verdik. Tutmayan bir avuç karla kardan adam yapmaya çalıştık, fotograf çektik, yine bir avuç karla kar topu oynamaya çalıştık :) Neyse otele geldiğimizde gerçekten yorulmuştum; lakin karda yürümek- mesafe kısa da olsa- beni oldukça yormuştu. Yine bi hevesle kayaklar kiraladık, düştük, kalktık, kaydık, üşüdük, titredik. Çok ciddi söylüyorum kar soğuğu elimi acı biber kadar yaKmıştı, hala da kar yağınca ve temas edince uzun süre,öyle acır ve yanar ellerim, sebebini anlamış değilim. Dün kar yağınca çok sevindim birden, anneme mesaj attım , gerçi cevap yazmadı ama paylaşmış oldum :). Öyle bir çoşku oluyor işte. Sonra hemen kahve yaptım kendime, perdeleri sonuna kadar açtım, sandalyemi pencerenin yanına çektim ve kitabımı aldım elime- hani böyle bir ritüel var ya:)- mutlu oldum, ta ki akşam dışarı çıkıncaya kadar. Tanrım-ünlem- yürümek ne zor, tehlikeli, küfredilesi! ama o kar... kar ne sevimli, tatlı, beyaz, zarif ve romantik yağarken...
Bu sabah otobüste gördüğüm manzara güzel bir güne merhaba dedirtti. Sarıyer. Sağımda beyaz elbiseli ağaçlar, önümde mavi gözlü istanbul, büyüledi beni... Sonra bir teknenin üstündeki yazıyı okudum 'coastguard'. Aklıma takıldı, düşünmeye başladım. ilkokuldayken ingilizce öğretmeni olmak isterdim, almanca hazırlık okudum lisede ve almanca ağırlıklı yabancı dil eğitimi aldım, zaten ing. öğretmeni olma hayali çok geride kalmıştı, psikolog olcaktım ben, o yolda da ilerliyorum bakalım. Konuyu çarpıtmakta da üstüme yok hani. Hı şuraya bağlayacağım bu almaca eğitim aldım muhabbetini; ben ingilizce düşünemiyorum o yüzden zaten var olan bağlamlardan çok da haberdar değilim, kendim keşfediyorum. Bu guard kelimesi var ya, güvenlik, koruyucu, korumak anlamına filan geliyor sanırım. ordan 'gardını al' deyimi çağrışım yaptı. Gardını al'daki gard = guard mı? ( okunuşu aynı olunca yabancı dilden bu şekilde mi aldık dedim). Sonra aklıma bodyguard filmi geldi karla birlikte, sonra da ineceğim durak :).

Ocak 11, 2010

AkLıma Bi' şEy tAkıLdı !

Aslında otobüse binmekten hoşlanmam... Yani çoğu zaman... Ama okuldan -eve ya da okuldan herhangi biyere yürüyerek gitmek-aslında yürümeyi severim, bu başka bi durum- daha sıkıcı ve çıldırtıcı olurdu sanırım. Değiştiremediğin şeyler karşısında biraz değişmek gerçekten keyifli sonuçlar yaratabiliyor. Ne diyordum? Otobüse binmek, bazen keyifli olabiliyor, yanı ben keyifli kılabiliyorum... Otobüste uzun uzun kitap okuyabilenlerden değilim, midem bulanır, ama ısrarla , biner binmez hemen kitabımı açarım bakalım ne kadar dayanabileceğim... istikametin tersindeki koltuklara da binemem, midem bulanır... Çok kalabalıksa binmem, başkasını beklerim, yürürüm çünkü midem bulanır... Üzgünüm ama bazen yer de vermem ki bu durumda kimse söylenmesin lütfen, bazen gerçekten de inanılmaz yorgun olabiliyor gençler de! aslında şuraya gelmeliydi konu; ben otobüste başkalarını izlerim dikkatle... insanların tepkilerini, etkilerini...ve bu gerçekten ınanılmaz komık ve keyifli oluyor... sonra hikayeler yazıyorum onlara...öncesini ve sonrasını...nerden geldiğini nereye gideceğini...

Bu sabah kriminal psikolojisi sınavına giderken düşündüm de-aslında hiç bakmadığım ders notlarına biraz baksaydım belki daha yararlı olurdu :)- kelimeleri kendi anlamları dışında kullanıyoruz ya, bu garip olabiliyor gerçekten... mesela; 'herhalde' kelimesi. belki ya da büyük ihtimalle anlamlarında kullanıyoruz ya bunu, bu bana saçma geldi. 'HERHALDE' . ''Heralde bugün sana gelirim''. Hadi bu cümleyi inceleyelim. 'belki, büyük ihtimalle, bugun sana gelirim'i kastediyor değil mi? ama aslında bu ne anlamda olmalı; hangi şartlarda olursa olsun, mutlaka sana gelirim. niye? çünkü; her halde diyor.herhangi bir hal değil her halde.... bugün buna takıldı aklım. neyse, müsait bir yerde inecek var :) bi arkadaşım yanlışlıkla, şoföre, mükemmel bir yerde inecek var demiş. buna karşılık şoför: size layık değil asma buyrun inebilirsiniz :):) ilginç ve komik bir toplumuz gerçekten :)
Finallerim bitti sonunda, bu sabah... bütleri bekliyorum. bu iki sınav dönemi arası, geçtiğimiz cumartesi gecesi attım kendimi yine gecelere. kardeşimin izmirden yanıma gelmesi de vesile oldu biraz... zaten de eğlenesim varmış-olmadığı da hiç olmadı gerçi :)-. ilk önce liferoof'taki
80'ler 90'lar partisi nöronlarımı oldukça ateşledi dans etmek için :) sonrasında Tarkan Temelli'nin işletmeciliğini yaptığı beyoğlu/balo sokaktaki BALANS BRAU/VOLT cumartesi duraklarımdan biri oldu bu hafta ve olmaya da devam edecek gibi:) öncelikle çok ferah, havası sıkmıyor insanı... gelen kitle de iyiydi, rahatsız eden hiç kimse olmadı. herkes kendi havasında keyifle takılıyordu... geçtiğimiz cumartesi DAVY JONES eğlendirdi, o kadar eğlendirdi ki şimdi biraz hastayım dans etmekten terlemiş ,üşümüş, mekanın süper terasından gelen 'ılık' rüzgarından nasibini almış- terası da tam keyiflik- buz gibi de içecekleri yuvarlayınca hastalığın kapsama alanına girmişim :) BALANS BRAU/VOLT, her hafta sonu eğlendirmeye devam edecek gibi. 15 ocak cuma gecesi 22.00' de onur kaymak & sertan axoy; 16 ocak cumartesi gecesi faruk terzi&erdinç erdoğdu güzel bir haftasonuna vesile olacaklar :) gidin görün eğlenin keyfiniz yerine gelsin, gidilesi bir mekan daha listenize eklensin :) http://www.balansbrau.com.tr/ http://www.balansvolt.com.tr/
Yazılası yazılarım, paylaşılası düşüncelerim ama öncesinde canımı alan istatistik projem var :) Kendinize iyi davranın, şimdilik hoşçakalın :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...