Ekim 27, 2010

Kasvetli, iç sıkıcı bir kış yazısı !

İlk defa çapadaki dersime gittim bu sabah. 8.45. 8.46da girsem almaz içeri, o kadar diyeyim. Kasvetli, yağmurlu bir sabah, derse yetişebilme telaşım. kahretsin midem bulnıyor bu telaş içinde. neyse dersteyim. keyifli geçti, unuttum bi muddet midemi, telaşımı. ve sonra henüz sabahın 10 u, başladı koşturmalarım. Ortaköy'de bir işim var, ona gitmeye çalışıyorum, yetiştirmem gereken bir evrak var, bankaya gidiyorum sonra, hesap açtırmam lazım, cüzdanım çalındıktan sonra henüz çıkartamadım kimliğimi ama buna dair tüm tutanaklarım yanımda. Nüfüs müdürlüğüne gidiyorum tam, öğle arası. bu sırada, tez araştırmamı yapayım diyorum, bahçeşehir üniversitesine gidiyorum, nüfus cüzdanım yok diye giremiyorum. Her zaman alırım yanıma ama bugün şemsiyem yoktu, delice bir yağmur yağıyor, midem hala bulanıyor, ıslanıyorum. lanet olası şemsiyeciler demek istiyorum bu noktada, yoklar ortada. Normalde neredeyse güneşli havada adım başı on tanesi çıkar karşına, yoklar şimdi. kuvvetli bir küfür sallıyorum, derken yanımdan hızla bir araba geçiyor o yağmurda. Evet sırılsıklamım şimdi tam anlamıyla. daha kuvvetli ikinci küfrü ediyorum. hiç bir taksi durmuyor, otobüsler dolu, durmuyor. Beşiktaş' tan Ortaköy' e yürüyorum ve yeni çizmelerim ayağımı fena vuruyor.

Aklımda sadece, sorular, sorunlar, sınavlar, ilişkilerim, ilişkisizliklerim, sıkıntılarım, kirli sepetim, kredi kartı borcum..... Offf çok darlandım, o an kalkamadım bunların altından. Atsam kendimi şu hızlı arabaların altına, ıslak yollara dedim. tüm sorular da sorunlar da yok olur benimle dedim bir an. o an... sorunların beni çıldırtması için çok kısaydı o an, sorunlardan kurtulabilmek için çok uzun. heyse ki bir andı ve ortada hiç araba yoktu. Kimseyi görmek istemedim o an, duymak da.

Nasıl oldu bilmiyorum, eve geldim şimdi. Kapıdan girmemle ağlamam bir oldu. Nasıl bir ağlamaktır, nefes nefese. Hıçkıra hıçkıra. Elim viski şişesine gitti. Dudaklarım uyuştu, gözyaşlarımla buluştu alkol, tenimi yaktı ikisinin buluşması ve de içimi. Kustum sonra.

şimdi kafam uyuşmuş, kapalı telefonum, gidip gelmeli aklım, yanaklarım kızardı. Yine bir an gelsin ve gitsin kötü olan her şey.

Ekim 24, 2010

Ayşemsi gökyüzü aşkı... Sevdalı Bulut' tan...


...

Ayşe kız bir öpücük yolladı parmaklarının ucuyla buluta. Ayşe kızın öpücüğü buluta ulaşınca, bulut şöyle bir şaşırdı, ama sonra toparlandı, koskocaman bir gül biçimini aldı. gökyüzü gökyüzü olalı, bu mavi atlasa böylesine güzel, böylesine iri ak bir gül açmadı. Ayşe kız bu ak gülü hayran hayran seyrederken, bulut yine kımıldandı, yayıldı, toparlandı, yürek biçimini aldı, yani bulut oldu yine. o günden sonra bulut, Ayşe kızdan ayrılmadı.

Nazım HİKMET

Benim gibi, çimlere uzanıp bazen
bazen içimde dans eden müzikle, tenimin ritmiyle
bazen norah jones fısıldarken kulağıma
izlemeyi seven bulutları, geceleri yıldızları
yan yana, yalnız olmak aynı zamanda
susmak, bazen çok konuşmaktır gökyüzünün altında.


keyifle...

ayşe

Ekim 10, 2010

haftanın çıkışı; CHİCAGOOOOOOO


Kaldığımız yerden devam edelim hadi. Kapkaç olayından sonra aldığım manevi destekle cookkk hızlı bir şekilde toparlandığımı söylemiştim. Tatilden istanbula döndüğüm günün hemen ertesi, caddebostanda bi görüşmem vardı. sabahın erken saatlerinde metrobüse gittim, akbil basarken babamla telefonda konuşuyordum. Bi bayan geldi yanıma, yaşlı. kızım rica etsem benim yerime de okutur muusn kartı, dedi. Ne demek teyzem tabii ki dedim. geçtik ard arda turnıkelerden. kendini anlatma çabasına girdi birden, cüzdanını evde unutmuş, zor durumda kalmış. mahçup bir şekilde izah etmeye çalısıyor durumu bana. ince bir noktaydı bu benım için. başıma gelen kap-kaç olayı cok yenıydı( bkz: hemen önceki blog yazım)benim için. Çıkardım bir miktar para verdim, zor durumda kalmasın tek başına diye. elimi tuttu, nasıl dua etti bana anlatamam. Her şey gönlünce olsun, kimseden böyle bir şey isteyemezdim, dedi, sarıldı bana. Nasıl iyi geldi güne böyle başlamak. daha bir gün öncesinde benzer zorluk içindeydim, en yakınlarımca destek aldım. şimdi benzer bi desteği yapmak için önüme fırsat cıkmıştı. sonra dedim ki, o kadar sanslıyım ki ona yardım edebilmem ve bu mükemmel duyguyu hissedebilmem için o teyze beni seçti. onca insan arasından. tüylerim diken diken oldu. cok huzurluydum, mutluydum. böyle başladı haftam, şimdi sonuna gelince haftanın, geçen gunlere bi göz attım. güzel başlayan güzel gider...

ve gelelim haftanın jokerine---> CHICAGO müzikali :) aman tanrım muhteşem. dans, müzik, tutku! nasıl anlatılır bilmiyorum ama mutlaka gidin mutlaka! Bilet için teşekkürler 'R'.

Ve bir teşekkür de Sevdama gelsin, basıma gelenlerden dolayı, bir türlü bilet alamadığım filmekimi için, bana bilet ayırdığı için :)

haftanın şarkısı: all that jazz :)

tüm gün vücudumda dolaşan, aklımı başımdan alan, ruhumu çalan şarkı: cibelle- green grass... sanki biri bana fısıldıyor bu şarkıyı. sürekli... ve sürekli...


Keyifle...

Ekim 05, 2010

dikkat! sex ve seyahat doludur!

30 eylül perşembe

16.15 evden çıktım elimde bavul, feribota yetişebilme telaşı. atladım taksiye, nişantaşından osmanbeye 15 dakikada çıktı, trafik fena. indim taksiden, otobüse bindim, akbili çıkarttım, okuttum, cüzdanıma koyup cüzdanı da çantaya koydum, fermurarını kapattım çantanın. Gerçekten kapattım.
16.45 evet hala taksime bile gelemedim, hala trafik, beyaz telaş...
17.15 taksimde otobüs, 69A. Yenikapıya gidiyorum, bursaya gidecegim. 17.30 da bursa feribotu. telaşımın rengi değişti. ay yetişemiciimmm sanırım.
17.30 evet, yetişemedim:) neyse dedim, yalovaya geçerim, ordan da bursa zaten 1 saat. biletim yandı bursa için, yeni bilet alacagım. çantamı açtım. yok! cüzdanım yok! tamam ayşe sakin ol, altlardadır, ara karıştır zamanla yarıştır. yok! cüzdanım yok!

şimdi elim titriyor, telaşım karardı, gözlerim doldu. cüzdanım yok! yani; kimliğim, nüfus cüzdanım, param( ki aslında N.Ş.A'da yanımda yüklü para taşımam; ama normal dışı bir durum----> tatile gidiyorum olimpos'a), kredi kartım, hesap kartım, ilk defa oynadığım iddianın fişi(3 lira yatırdım, kazanırsam 115 L alacaktım; ama hala bakmadım, ilk defa kazanmak istemedim), usb, onemlı kartvizitler.... evet bunlar da yok artık...

İDO-yenikapı'da, iskelenin ortasında salya-sümük ağlıyorum. eve dönecek 5 kuruşum yok, şarjım bitmek üzere. zaten eve dönmek değil; tatile gitmek istiyorum ama param yok artık, keyfim kaçtı, gözlerim şişti...

Öznuru aradım, ama ağlamaktan nefes alamıyorum. korktum da çünkü, hiçbir şey hissetmedim olay anında. öznurum ayrı panik oldu. bi yandan annem aradı ağlıyor, ayşe nolur ağlama diye, kardeşim arıyor ne olursa olsun geleceksin diyor, öznurun patronu; ne kadar paraya ihtiyacın varsa gonderıyorum diyor ki bunu diyen insan beni hiç mi hiç tanımıyor, tek bildiği benim bu tatile gitmek istediğim.

İskelenin kafesinde oturuyor bi yandan telefonumu şarj ediyorum. Evet hala durmaksızın aglıyorum. Öznur bana yalova bileti alıyor internetten, gideceksin tatile diyor. Yalovaya git ben ınternetten bursa biletini de alıcam, aktarma yapacaksın diyor. Ama benim yalovaya gelince otobüs termineline gidecek dolmuş param bile yok diye derdimi anlatıyorum. Karşımda bir kadın oturuyordu. Telefonu kapattım. paran mı çalındı, ne kadara ihtiyacın var? dedi, teşekkür ettim, arkadasım benı alacak dedim, ama elimde yalova bileti vardı. Nereye gıtmek ıstıyorsun dedi, Bursa dedim. Çıkardı 30 lira vermek istedi bana. Hiç tanımadığım bir kadın, hiç karşılıksız 30 lira veriyor bana. almadım. alacaksın o parayı dedi, direndim; direncimi kırdı sonra, borçlandım aldım. Bu iyiliği yapmama izin ver dedi, bu paranın değeri yok ki...

Ben de Bursa' ya gideceğim Yalova' dan, seni bırakırım arabayla dedi. Nasıl yani? evet aynen böyle. daha 1 saat olmadı, şerefsizin biri insanlık dışı bir şey yaptı. ve şimdi bambaşka biri tam tersi bı hareketle karşımda. Bursa' da gideceğim eve kadar bıraktı beni sevgilisiyle.



Ben bugün de ağladım. Bazen çok korkunç dünya. İçimdeki merhametin kaybolmasından korktum, ağladım. Ama şimdi... Sadece cüzdan kaybettim ben; ama bi yandan nasıl mutlu oldum. Ne cok insan aradı beni, sevdi beni, üzüldü benim kadar.

Ve bugün dedim ki gözyaşları içindeyken ben, çok sevdiğim bir arkadaşıma: o kadar duygulandım ki, çok sağlam insanlar var etrafımda ve varlıkları beni güçlü kılıyor. o da dedi ki bana: sen bu kadar sağlam bir insan olduğun için onlar sağlam ve varlar ayşe. sen hep gül ayşe, sen hep gül... son gözyaşım sağlam dostlarım, arkadaşlarım için aktı. Teşekkürler...

p.s: tüm pislik heriflere, insanların gözyaşlarını akıtıp, hayallerinin seyriyle oynayanlara sex ve seyahat dolu bir mesajım var: S*ktir Git !

coming soon :) olimpos tatili
avcılarda denize nazır türk gecesi
LBD

Keyifle.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...