Eylül 26, 2011

Kendimi kontrol edemiyoreeeeee

Bu(tık) reklamı dava etmek istiyorum
Kontrol mekanizmamı altüst etti
Fabrika ayarlarımla oynadı
Oysa güzeldi haftasonum
Lakin gördüm göreli
İşime adapte olamıyoreeee :)
Hapşuruk krizine girebilirim:)

Keyifle...

Eylül 25, 2011

uzun zamandır

Uzun zamandır;

beni mutlu edecek özel bir hediye almadım
sırf benim için yapılmış bir plana dahil olmadım
gözlerimden yaş gelinceye kadar gülmedim
kendime verdiğim sözleri tutamadım

fazla soru soruyorum kendime
bulduğum cevaplarla yaşadıklarım uymuyor
yaşadıklarımla ise yaşamak istediklerim anlaşamıyor
soru sormamayı deniyorum
ve de cevap bulmamayı

bu ben miyim?
başa dönmekten sıkıldım.


umursamadan, tasarlamadan gitmek istiyorum.

Eylül 22, 2011

100

"Topladım, biriktirdim, fazla gelenleri bıraktım.
Seveni daha çok sevdim,
Gideni bıraktım.
Ama bazen ağladım,
Ağladığımdan fazla güldüm.
Ben gülünce daha güzelim
Anladım..."

* Blogtaki 100. yazım. Yukarıdaki alıntıyı 2011 yılının ilk yazısından yaptım.

bkz.

Eylül 21, 2011

Küçük Adam Büyük Aşk

Tanrım, bugün keyiften ölebilirdim sanırım. Geçenlerde bi' fırsat yakalamıştım(yakında bağımlı olacağım sanırım buna, hergün mutlaka bir tane alıyorum). Keyfime, rahatıma pek düşkünüm. Topuklu ayakkabılara da bayılırım, lakin bi zamandan sonra acıtıyor ayaklarımı. Neyse sanırım yine öyle bir gündü ve ben ayak masajı satın aldım internetten, hem de çok şukela bi' fiyata. Kaç zamandır erteliyordum, bugün yağmur yağınca, yazın veda ettiğini bir kez daha kavradım, canımın sıkılmasına izin vermedim ve sonbahara hoşgeldin dedim :) Metro City nin en alt katında Foot Break adlı mekan. O muhteşem koltuğa uzandım. Gerisini hatırlamıyorum desem yeri. Aman tanrım, o nasıl bir keyif-haz anıdır. O nasıl bi rahatlamadır... Hele ki masajı yapan kadın-çinliydi ama adını hatırlayamadım şimdi,Ami olabilir- nasıl tatlı, cana yakın, çat pat türkçesiyle pek güzel anlaştık :) hem de tam 30 dk. boyunca sürdü bu keyif. Size o güzel konfor sunulmuş, ayaklarda orgazm yaşarken, pek güler yüzlü mekan işletmecisi bitki çayını ikram ediyor, gevşiyor gevşiyor gevşiyorsunuz. Şunu yazarken olay anını hatırlayıp gevşedim yine :)

Bi' dolu keyifle ayrıldım Foot Break' ten. Sıra güzellik merkezindeydi, oradaki bakım işi bitince, pek sevgili arkadaşımın yanına attım kendimi, tabii ki nişantaşımın vazgeçilmez cafesi neroya, keyif kahvemi de içtim, yağmuru da izledim.

Çalıştığım yerde 4 yaşında bir öğrenci var. Nasıl tatlı, narin. İçten içe gizli bir aşk yaşıyoruz:) Gerçi bugün annesine söylediği, "herkesin adı ayşe", "ayşe'yi getirin bana", "ayşe, hep yanımda dursun" sözleriyle niyetinin ciddiyetini de belli etmiş oldu:) arasıra çatışma yaşamıyoruz da değil, onlar da tuzu biberi olsun :) anneden de itiraf geldi ama; "sabah kalkıyoruz ayşe, akşam yatıyoruz ayşe dilimizde" :)
Nasıl hoşuma gidiyor belli değil :)

Bir de yine 4 yaş kız öğrencinin annesi anlatıyor: "ayşe hanım P. her yerde sizi anlatıyor, çok seviyor. Kim diye soran olursa 'otulumuzun psikoloku(okulumuzun psikologu)' diyor :)- ben yapayım da ilgili düzeltmeyi, siz zaten anladınız.

Ha bir de bitanesi var, ağladı çok, annesini özlemiş. Boncuk boncuk akıyor gözyaşları, içten içe nasıl bağrıma basasım geliyor ama kurallarımı ve sınırlarımı korumam gerek. Sonra diyor ki o güzel gözlerle: ama nütfen annemi arar mısın, çot özledim. nütfen bunu benim için yapa mısın?


enemmmmmmmmmm, sizi yerum yerummmmmmmm:)
hepsini oğlum-kızım gibi seviyorum, hepsine oğlum-kızım diyorum, sarılıyorum.
Yine anlatırım canlar, lakin uykum geldi.
vayyy be
vayy be
şu saatte uykumun geleceği günler de geldi
oooo noooo, alışma süreci buuuuuuuuu
her şey eskisi gibi olacak.
ben sabah 3' te 4'te yatıp 2-3 saatlik uykuyla keyifle günü geçireceğim.
Aaa aslında bugun öylesi bi' gündü
...

Keyifle

Eylül 08, 2011

"Bir Kahramanlık Hikayesi ve Şeffaf Pelerinim" :)


Yaz kızım,
Saat: sabahın körünü biraz geçe.
yer: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğrenci İşleri Kapısı
Olay: Mezuniyet Belgesi.

Şimdi size bir fıkra anlatıyorum canlar. Fıkra diyorum çünkü inanması oldukça güç. Aslında en temel amaç şu: iş yerim benden mezuniyet belgemi istiyor.
bunun için yapılacaklar listem
bankaya para yatır
nufus cuzdanı fotokopisi
gazete ilanı(öğrenci kimliğimi kaybettim)
öğrenci pasosu kayıp ilanı( aralık ayına kullanalım diye) dilekçesi
noter imzası

İş yerinden alınan izin 1,5 saat. ve süre başladı.
Sabahın o en temiz saatinde bindim otobüse, en öndeki koltuktayım. Sonra birkaç durak ileride başka biri bindi, akbili bastı, akbil boştu. Tüm otobuse, o malum ifadeyle, akbili olan var mı, diye sordu. Bi önceki yazımda kalkınma projemden bahsetmiştim sanırım, bilmeyen de okusun arkadaş, valla hemen bi önceki yazı. E al hadi oku buradan. Ha işte, hemen uzattım akbili içimdeki iyilik perisinin dürtmesiyle :) dırırıp dedi, akbili bastı, 5 lira uzattı, cüzdanıma baktım 2 lira bozuk vardı ve sanırım para üstü vermek için daha fazlasına ihtiyaç. Adama önemli değil, üstünü verecek param yok dedim, tamam sorun değil dedi. AAA lütfen olur mu öyle şey dedim, alın bari 2 lirayı:)) e be herif, mağdem 5 liraı gözden cıkarmışsın ulaşım için, binsene taksiye. Bi benzer olay jami konseri dönüşünde başıma gelmiş, bir kaç kişinin akbilimi kullanması sonucu, ödemeleri almış, tam o anda otobüsten inip taksiye binmiştim :) :) ay ama bu cok komik, yazarken bile çok gülüyorum :))

Neyse, unkapanında indim, bankaya girdim, ilk müsteriydim. Genç bankacı adam, kimliğimi aldı, işlem yapmak için. "Ben sizi hatırlıyorum, daha önce de kartınızı kaybettiğiniz için gelmiştiniz" dedi. Ve sanırım tıp okuyordunuz. Oha, kaldım öyle. Evet, gittim ben o bankaya kartımı kaybetiğim için. ammaaa ve lakin 2 yıl önce!! Adam ne dese beğenirsiniz "bazıları unutulmuyor işte" !!!???. Canımmmmmmmmm sen naber ya? altı üstü 8 dk lık bi işlem yaptırıyoruz, unutulmayacak ne yaşamış olabiliriz ?? vay arkadaşşşşşş!! g*tüm kalkmadı değil, hemen fona ajda pekkandan yakar geçerim' i ekledim o an :D Neyse, bi kaç pürüz çıktı işlemde, bizimki anında halletti, o sırada da konuşmaya çalışıyor. Ama ben hala içimden ajdayı dinliyordum :)Kendimi Desperate Housewives' daki Gabrielle gibi hissettim, saçlarımı savuraraktan bankadan çıktım. Bunların hepsini ben sılovmoşın yaşıyordum ama topu topu 10 dk sürdü :)
Asıl macera şimdi başlıyor:
Okula gittim ve o kalabalığı görünce, işin zor kızım dedim, kayıt haftası. Bu sene 559. yılını kutlayacak olan İ.Ü. hala online kayıt işlemini oturtamadı. E be canımın işi, internet yokken sen vardın be annem. Eski toprak işte, napalım.
Heyecanla çıktım öğrenci işlerine, tüm evraklar tamam sayılır. Memur tüm nezaketiyle! anlattı n'apacağımı, bunları doldur, 20 gün sonra gel al dedi!!! 20 GÜN 20 GÜN!!! aJda pakkan' dan sonra, mazhar alanson' un "yandım yandım" parçası düştü dilime. Bildiğim tüm küfürleri ettim, yetersiz kalınca türettim, uzaklara daldım, derinlerde boğulacaktım. E be adamlar, yaz tatili, memur tatili, ramazan, bayram derken erteleyip durdunuz, şimdi de kayıt zamanı diye mi??? Kibariye' nin annesi kadar çirkefleşmek üzere güç topluyordum ki, adı lazım değil baş R., olan bir beyfendi(ona memur demeye dilim varmaz), yardımıma koştu. Meğersem adam, bi arkadaşımın babasıymışşşşşşşşşşşşşşşş. Tamam, dedi, 10 güne çıkartırım ben senin evraklarını!!!!! Gözlerimdeki bakış gayet acıklı olacak ki, dur bakiim dedi, ben senin dosyalarını hemen elden imzalatayım. o yessssssssss! şansım tekrar döndü. Yarın alırsın dedi, aradan 15 dk. geçti, birazdan işin tamam dedi!!! allaaaaammm yarebbbmmm şükürler olsun da acaba nasıl bi insan evladıyım ki böylesi bi kıyak geçtin bana? şimdi iü öğrenci işlerini bilmeyen arkadaşlar için çok ütopik gelebilir, bilenlere zaten fazladan kelime etmeme gerek yok :) Beyfendi R., tüm fotokopi, dekan imzası, mühür, kaşe, dosya, onay, kontrol vs işlerimi 2 saatte halletti. Ve herkes öğrenci işlerinin kapısı önünde uzuuunn sıralar oluşturmuşken, ben o öğrenci işleri bürosunun tam da içindeydim, o kapıdan içeri girdim yani. Dünya evine girsem böylesi şanslı hissetmezdim şu devirde :) Sonra bizim bi Kemal abimiz var okulda, adam resmen bi melek. Öylesi sabırlı davrandı, öyle sistemli ve çabuk işledi ki her şeyi, o an bana evlenme teklif etse kuma diye giderdim, evli adama( yok artık, olayın heyecanını ve ciddiyetini anlatabilmek için dedimdi). Hani o öğrenci işleri, öylesi büyülü geldi bana :) :) Oracıkta evlenirdim, beyfendi R., nikah şahidimiz olurdu, dekan yardımcısı da nikah memuru. A4 kağıtlarından çiçekler yapardım, çiçeği de öğrenci işlerindeki sarışın cazgır kadına kaptırırdım ki mutlu olsun, rahatlasın. Velhasıl canlar mezuniyet belgemi aldım, diplomamı bile 2 sene sonra vereceklermiş- işler nasıl yavaş işliyor hesaplayın artık-.

Benim adımı iü tarihine yazacaklarmış Öyle dediler beyfendi R., Ve Kemal abi. ilklerin öğrencisi olmuşum :) Ha bir de geçen yıl, psikoloji kulubünün başkanlığını yaparken:))( sitemiz de budur, ancak yapım aşamasındadır), okulun öğrenci kulupleri prosedürü değişmiş, kulüp yeniden kurulmak zorunda kalmış, kurucu başkan olmuş, öğrencinin 1 haftada aldığı öğrenci belgesini, 14 kişi için 14 dk. ' da almıştım. Bununla ilgili bi yazım vardı, şimdi bulamadım lakin. Bu şekilde adımı, öğrenci işleri bürosunda "okul dekanından hızlı evrak alan kız" diye herkese belletmiştim. Şimdi görünce, "N'aber Ayşe?" diyorlar :)

Şeffaf kahraman pelerinimle salınarak çıktım öğrenci işlerinden, kalabalığı yardım. Hani, hülya avşar ın "sensiz kaldım" klibinin sonunda alkışlarla sahneden iniyor, kalabalık arasında ilerliyordu ya. Tüm bakışlar bana o klibi hatırlattı:) Tabi en sonu hüsran değildi, o alkışlar banaydı:) Saolun, varolun...


Annemi aradım, çoluğa çocuğa şeker dağıt şu şansım beni bırakmasın dedim :) ay lütfen saf saf paylaşıyorum buradan, bi maşallah filan bişi diyin canlar. Ben ki kendime nazarım geçer en çok, bi sakatlık çıkmasın. Dinimiz amin. Devamında da şansım devam etti, işe geldim, yemeği kaçırmıştım ama zaten bana da ayırmışlar. Sonra noter işim kendiliğinden halloldu, bana söylemeyi unuttukları belgeden almışım, bunun için bir de tebrik aldımmmmmmm, oh mis :)


Öylesi şanslı bir gün ki, akşama piyango çekeyim diyorum.
Gün devam edecek işten sonra da, belki hayatımın ikinci aşkıyla karşılaşırım.
Kim bilir...

Not: Yazının hepsini okudunuz,tebriklerrrrrr! teşekkür belgeniz burada ;)üstelik bu belgeyi almak için yukarıdaki entrikaların hiçbirini yaşamayacaksınız. Bi tık yeter :)

Keyifle

Eylül 06, 2011

Rorshacs, roscharh amannnn roşa işte bildiğin, bilmediğinse burada



Kötü uyanmaya devam ettiğim şu günlerde, aklımı dağıtmak için yapmadığım şey yok. Hatta sevda bana bi liste oluşturdu, öyle zengin ki F-Buddy' den masaja, ev dekorasyonundan konserlere kadar her şey var. Masajla başlıyorum listedekileri uygulamaya :) Ama ne yalan söyleyeyim işim bu konuda bana çok yardımcı oluyor. Hoş ben de azimliyim, o yoğunlukta an buluyor canımı sıkabiliyorum. buna da "an sıkıntısı" diyorum çünkü ruh halim de pek değişken. Ruh halimden beklentim de altın gibi birden fırlayıp değer kazanması, hem beni hem çevremdekileri mutlu etmesi. Ama bi süre modum: "mutluluğumu kaybettim, hükümsüzdür." Çok kıro olmadı mı? Oldu. Evet kıro bi yanım da var, bazen içime selami şahin kaçmış gibi hissediyorum ve tüm gün dilimden şu şarkıyı düşürmüyorum. Dinlediniz mi? Allahım beni davul etsin de, gümbür gümbür çalın, cümle aleme ibret olsun.-allaaamm sen yine de her zaman dikkate alma beni-
Bugun rorschach ( doğru yazdığımdan asla emin olamayacağım sanırım) eğitiminin 2 yılının ilk gününe başladım. Hakkaten 2 yıl sürecek eğitim. Neyse zaten kelimenin doğru yazımını öğrenmek 1 ayı alacak :) 10 karttan oluşan bu testin içeriğini tabii ki burada anlatmayacağım, nitekim tıkır tıkır şıkır şıkır gıcır gıcır nakit para saydım ona, 2 yıl boyunca da saymaya devam edeceğim :) merak ettiğinizi googla yazın öğrenin. Çok asabiyim sanki. Tamam geçti.

Dün jamiroquai konserine gittim. Nasıl olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek, nispet yapmak istemem şahsen. Ama dönüşte taksi de bulamadım, otobus bekledim, bindim otobüse. Velhasıl yeni bi iş alanı doğmuş a canlar, ek gelir sağlayabilirim diye düşündüm. Otobüslerde, eğer akbilinizde bakiye yok ise artık şofer- kibariyenin annesini hatırladınız mı:)- nakit para alamıyor, hoş kredi kartı da :) neyse eğer akbilinde fazla para varsa basıyosun olmayanın yerine, hoopppp mario gibi kapıyosun paraları, hem de faiziyle :) Şahsen ben dün tüm iyi niyetimle yapmıştım bu yardımı, insancıklar zor durumda kalmasın, rencide olmasın dedim ama bi baktım taksi param çoktan çıkmış, trafiğin sakinleştiği yerde indim taksiye bindim :) evey bunu yaptım :)

Ben size, bu testi bulup geliştiren yakışıklıyı takdim edicektim aslındaaaaaaaaaaaa. Ah bahtı güzel olaydı da 35 yaşında ölmeseydi zavallım, dünya nimetlerinden yararlansaydı(K).

Şaka ve benim agresyonum bi yana, gelişmeleri geliştikçe size aktaracağım lakin şimdi değil. İş hayatının düzenli saatleri benim düzenimi bozuyor, 9 bucukta uykum geliyor akşamları, zorlu bi adaptasyon sürecindeyim sanırım. Erkenden uykum geliyor ama ne uyuyabiliyorum ne de uyanabiliyorum. Hoş, genelde uyuyamadığım ve aklımda 98765432 farklı şey olduğu için, uyanamama gibi bi durum yok.

Neyse, menapozlu kadınlar kadar söylendim sanırım. Güzel şeylerden konuşalım. Sayfamızı HErMAN RORSCHACH süslüuor canlar.Bakın da gözünüz gönlünüz açılsın. Brad de nasıl benziyor di mi?

Eylül 04, 2011

* Düş'lü geçmiş zaman...

adamın biri geliyor
adamın biri öpüyor beni
soluğumu kesiyor
soluğundan öpüyorum
sabah kızılına bürünürken gökyüzü
taksimin ara sokaklarında
biri gelir biri gider diyorsun
hesap tutmuyor, hesaplamayı da bırakıyorsun
O, "herhangi adamın biri" olmuyor sonra "bir O " oluyor
an geliyor, gitmek istiyor
gitmiyor, göndermiyorum, gitmesini de istemiyorum
herkes ve her şey bulanıklaşıyor sonra
odaklayamıyorum hayatı
bir varmış bir yokmuş aslında
ciddiye aldığın hayat masala dönüşüyor o anda
ağır uykudayım diyorum kendimce
karabasanlar basıyor, yağmurlar yağıyor yaz günü
düş kabus oluyor
kayboluyorum düş girdaplarında
yine yağmurlar yağıyor, gözyaşları akıyor, uyanmak istiyorum uykudan
benim görmek istediğim bu değildi diyorum
düşlediğim bu değil
terliyorum
soğuk suğuk terliyorum
adamı bir bulup bir kaybediyorum sanki
üşüyorum, kanıyorum, korkuyorum
o adam öpüyor beni
yaralarımı öpüyor
kırıklarımı topluyor
tenimi okşuyor
o adam öpüyor beni
kabuslardan uyanıp masaldaki prenses oluyorum
tüm ihtişamıyla duruyor adam orada
masala girdik ya, prens oluveriyor bi anda
uyanışlarım ona oluyor, "an"larım ona ve de anladıklarım ona dair
külkedisine dönüşüyorum sonra, başka bir masala dahil oluyoruz
saat gece yarısını bulunca her şey bozulacak biliyoruz
o 'son'a kadar içimizi birbirimizle dolduruyoruz
bakmalara doyamıyoruz
sarılıp uyumalara
gece yarısı uyanmalara
ve de öpmelere uykuda
"bir sevişmek gelmiş
bir daha gitmemişti" diyor cemal süreya
saatler hep gece yarısına çeyrek kala
hep çok ihtiraslı, hep çok hesapsız, hep çok plansız, hep en yalın
adam diyorum
adamsın
ve iyi ki varsın...

5.08.2011' e aittir.

Ayşe
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...