Eylül 04, 2011

* Düş'lü geçmiş zaman...

adamın biri geliyor
adamın biri öpüyor beni
soluğumu kesiyor
soluğundan öpüyorum
sabah kızılına bürünürken gökyüzü
taksimin ara sokaklarında
biri gelir biri gider diyorsun
hesap tutmuyor, hesaplamayı da bırakıyorsun
O, "herhangi adamın biri" olmuyor sonra "bir O " oluyor
an geliyor, gitmek istiyor
gitmiyor, göndermiyorum, gitmesini de istemiyorum
herkes ve her şey bulanıklaşıyor sonra
odaklayamıyorum hayatı
bir varmış bir yokmuş aslında
ciddiye aldığın hayat masala dönüşüyor o anda
ağır uykudayım diyorum kendimce
karabasanlar basıyor, yağmurlar yağıyor yaz günü
düş kabus oluyor
kayboluyorum düş girdaplarında
yine yağmurlar yağıyor, gözyaşları akıyor, uyanmak istiyorum uykudan
benim görmek istediğim bu değildi diyorum
düşlediğim bu değil
terliyorum
soğuk suğuk terliyorum
adamı bir bulup bir kaybediyorum sanki
üşüyorum, kanıyorum, korkuyorum
o adam öpüyor beni
yaralarımı öpüyor
kırıklarımı topluyor
tenimi okşuyor
o adam öpüyor beni
kabuslardan uyanıp masaldaki prenses oluyorum
tüm ihtişamıyla duruyor adam orada
masala girdik ya, prens oluveriyor bi anda
uyanışlarım ona oluyor, "an"larım ona ve de anladıklarım ona dair
külkedisine dönüşüyorum sonra, başka bir masala dahil oluyoruz
saat gece yarısını bulunca her şey bozulacak biliyoruz
o 'son'a kadar içimizi birbirimizle dolduruyoruz
bakmalara doyamıyoruz
sarılıp uyumalara
gece yarısı uyanmalara
ve de öpmelere uykuda
"bir sevişmek gelmiş
bir daha gitmemişti" diyor cemal süreya
saatler hep gece yarısına çeyrek kala
hep çok ihtiraslı, hep çok hesapsız, hep çok plansız, hep en yalın
adam diyorum
adamsın
ve iyi ki varsın...

5.08.2011' e aittir.

Ayşe

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...