Mayıs 17, 2011

Uzun zamandır rüya görmediğimden midir zihnimde hissettiğim başınç, soru işareti

Kısa, kopuk, bağlantısız yazacağım sanırım. Zaten aklımdaki her şey ki ne çok şey var anlatamam, onlar da dağınık, kopuk ve bağlaması zor. Ve öyle ki, bu benim aklımda değil sadece, orada zaptedemiyorum olanları. Bir cümlenin sonu gelmeden, diğeri son sürat çıkıyor ağzımdan. Kalp çarpıntısı ama heyecandan. Bir de aç karna(sesli düşmesi oldu ya, garip oldu bu kelime:) ) kahve içince böyle bi çarpıntı hissediyorum, ha bir de az önce okulumun güzel bahar bahçasinde, havuzun başında bi fırt sigara çektim. Aman tanrım bi kaç kadeh şarap içsem öyle bi kafa yapardı bende. Yanlış anlaşılma olmasın, bildiğin yasal sigara içtiğim, hem de yalnızca bi' fırt :) Bana göre sebebi, aç ve uykusuz olmamdı. Açlık demişken canlar, görenler bilir bildiğin kilo verdim hem de en 6 sından, dolu dolu 6 kilo :) Görenlerde görmeyenlere söylesin lütfen. Hatta gördükçe de motive edin, oooo vayyyyy wuhuuuu ses efektleriyle destekleyin :) Diyet demişken, yeme kısmında sıkıntı yok, düzene ayak uyduruyorum lakin içkiye getirilen sınırlama yürekler acısı. Diğer bakımdan ekonomik oldu, hani uzun zaman içmeyince direncin, sarhoş olma basamağın düşer ya, o bakımdan şu sıralar çabuk sarhoş oluyorum içince:)

Şimdi canlar, başta söyledim. Bu yazıda anlam, bağlam aramıyoruz, aklıma geleni yazıyorum şu anda. Hani dedim ya aklım çok dağınık ve dolu diye, rahatlamak için beyin boşalımı yaşayıp hazza ulaşmayı hedefliyorum, sonra da bi sigara yakıp( hani adettendir :)), kıçımı dönüp(pencereye) uyurum :) Az önce eve yürürken, marketin camının birinde bir yazı vardı' kuru yolunmuş tavuk bulunur', bulunmaz hint kumaşı bile daha arzu edilesi yahu. Hem kuru, hem yolunmuş. Hiç mi satış cazibesi olmaz bir ürünün. Bir de canım son bir haftadır negro istiyor, bildiğin hastasıyım. Ama diyetime çok sadığım. Bir şeyi kafama koyduysam, sonuca ulaşmak için çok takdire şayan bir disiplinim var hakikaten. Yani, övmek için söylemiyorum, zaten bu bazen sıkıntı yaratıyor.
İstediğin her şeye sahip olmak ya da sahip olmaya çalışmak zor, ama imkansız değil :) Bunu niye anlattım bilmiyorum, nasıl bağlayacaktım acep yazarken aklıma geldi ki yazdıklarımı silmiyorum biliyorsunuz, niye çünkü dil sürçmeleri, serbest çağrışımlar önemli demiştik bir önceki dersimizde, bunu bildiğinizi varsayıyor ve yani konuya geçiyorum. Yeni konuya geçmeden önce hatırlatma: Disiplinliyim, diyete devam ediyorum, canım negro istiyor ama hayırrrr!

Eski ama yeni konumuz, geçen yazının devamını yazacagım demiştim ama yazmayacağım. hani şu, evin kapısının zorlanma hikayesi vardı ya, o çözüldü. Anlatmayacağım, kusura bakmayın. O sıralar çok yogundum vaktim olmadı yazmaya, şimdi de hevesim kalmadı. Hani, uyuyamıyorum, meraktan çatlarım diyen varsa bi' chai tea latte ısmarlasın, ballandıra ballandıra anlatayım, böyle olmuyor.
2 gündür bi mutlu uyanır olduk her ne kadar yalnız uyansak da- tamam burda samimiyet namına çoğul konuşuyorum ama herkes de yalnız uyanmıyordur sanırım- sebebi malum aşk kokulu güzel hava. Dün bir mutluluktur anlatamam, geldi de gitmedi, aman da gitmesin zaten.

Eminönü-tahtakale. Son 2 gündür-evet havalar da son 2 gündür- sokak sokak gezdim. Bir sürü şey aldım, kendi takılarımı yapmaktan çok keyifalıyorum, her şey istediğim gibi. Her gidişimde bir sürü şey alıyorum. Her defasında da ilk defa gidiyormuşum gibi oluyor. Benim harikalar diyarlarımdan biridir tahtakale. Bir sürü ıvır zıvır, peynir, çay, hediyelik, boncuk, mutfak, banyo, yemek takımı, oje, krem, banyo takımı, gül kurusu, nar çiçeği, aşk böceği... Ne ararsan var. Hele içeri taraflara girmeye başlayınca taze çekilmiş kahve kokusu geliyor ya burnuna... oh mis... Bir yanda deniz kokusu, bir taraftan rüzgarın zarif dokunuşu, güneşin göz kırpışı, bol köpüklü türk kahvesi mutluluğu...

Bir de ayak parmaklarımla aramda bitmek bilmez bir savaş var, fazla özgür ruhlular, çorap dayandıramıyorum. Hani kocaman ayaklarım olsa, kabına sığmıyor derim de, neyin savaşını veriyorsun a benim güzel minik ayak serçe parmağım. canım. iyi ki varsın.

Çok yorgunum. Rose şarabı olsa... Kafamın içinde çok sesli orkestra... Tom Waits dinliyorum. Uyuyorum, ama dönüşüm muhteşem olacak!
Ornitorenk. Çok ritmik ve eglenceli değil mi, soru işateri
Or-ni-to-renk.

Keyifle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...