Eylül 25, 2010

playlİSTanbuljazzMavİSTanbuljazz




Çok mutlu, çok keyifli, çok şanslı, çok güzelim:) bugün :). Sanki tüm gün bulutların üstündeydim. beyaz yumuk yumuk bulutları, parlayan güneşi, yıldızları seviyorum. Farkettim ki, ben gökyüzünü seviyorum.

Sabah 6 da eve girdim, deliler gibi dans etmiş, içmiş, geceyi kapatmıştım Beyoğlu' nda. Ah beyoğlu... Gece. Gündüz. Aklımı başımdan alan, tutkulu anlar yaşatan, hayata her defasında bağlayan, gözyaşlarımı kendime saklatmayan Beyoğlu, kimin oğlu?

6' da uyudum ya bu sabah, kalktığımda sarhoştum hala; çünkü yine sabah 9 da uyandım. güzel bir duş alıp yorgunluğumu su damlalarıyla gönderdim uzaklara. Yeni güne az uyku ama bol keyifle hazırdım ve attım kendimi sokaklara.

Simit+ peynir+ domates+ çay+ muhabbet= güzel günün play tuşu sanki :)ardından Akbanksanatın Mavijeans ile yaptığı atölyeye rezervasyon yaptırmış biricik arkadaşım, ona gittik. kapıda bekliyoruz, 25 kişiyiz. Olay şu ki, tişört tasarlayacagız, tema; istanbul ve caz. Kapıda bekliyoruz, insanları dinliyorum usulca. Herkes tasarımını kurmuş, içeriye girip başlayınca ne yapacağını biliyor. Bense ilham perisinin beni içeride bulacagına inanıyorum. Zaten Sevda sadece gel dedi, sadece gittim. Sevdam gel derse bana, sorgusuz sualsiz giderim her yere. Sadece tişört tasarlayacagız, kafa dağıtacagız diye düşünüyordum. Evet böyle oldu zaten, ama ek olarak şunu söylemeliyim: En çok beğenilen tasarımı mavijeans tişörtlere bastıracakmış.

Girdik içeriye, sade, ferah bir oda. Masaya oturduk. Önümüzde tişörtler, boncuklar boyalar, pullar, iğne- iplik, kagıt, kalem, fiyonk... Fonda klasik müzik. Ah tanrım cennete düşmüş gibiydim. Bir de ben kırtasiyeleri de çok severim. 2 saatimiz vardı, kendi düşümüzü sergilemek için. Biraz gezindim önce, karaladım kagıda birkaç bir şey, bir baktım gelmiş omzuma ilham perim. Benim tişörtüm beni anlatmalıydı; renkli, zengin, duru olmalı ve aşk kokmalıydı. Ah ne keyifli ve çabuk geçti o 2 saat. Bizden önce katılan bi ekip daha vardı, onların tasarımları arkamızdaki iplere asılıydı, biz de astık eserlerimizi, isimlerimizi iliştirdikten sonra. Gerçekten çok çok çok güzel tasarımlar vardı, tişörtleri resmen tablo gibi kullanıp boyaları adeta seviştiren çalışmalara hayran kaldım. Aklımız tişörtlerimizde kaldı, orada bıraktık kendimize şans dileyip.

Sonra yemek yedik ve yavas yavaş demlendik. Gün ışıgına elveda diyip, ay ışıgına gülümsedik.

Ve ben bugün çok sanslıydım. Mükemmel bir dostum vardı yanımda, ki o hep var. Evime 5 dakika uzaklıktaki klinikte, bir psikologun yanında staja başlayacağım haberini aldım. Eve geldiğimde maillerime baktım, yer almak istediğim bir projeden kabul maili gelmiş, kardeşini seç( www.kardesinisec.com) kampanyasında istegim onaylanmış, haftaya Olimposa gidiyorum... Oh mis :)

Ne dilemiştim geçtiğimiz haftanın başında?- bir planım yok, bildiğim bir şey de yok; ama bu hafta çok güzel olacak. Bir planım yoktu ama isteyince her şey güzel olacaktı, olurdu, oldu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...