Temmuz 01, 2010

tünel- galata- cihangirli bi' günden kalanlar

İstanbul' da yaşadığıma inandırsın biri lütfen beni lakin temmuz vakti yağan bu yağmuru kabullenmem inan ki çok zor. sabah hava kötü olsa bile, babetlerimi giymeme engel olmuyor bu durum ama sonra yer yer ıslak, geri kalanım ve bazen keyfim parçalı bulutlu :)hooppppp yağmurlu havada güzel bir kahve, iki hoş sohbet, bir deli telaş ve gülücük yine tüm yüzümde.


Evet, yine böylesi bir gündü. incecik elbiselerle çıkılmış, bi güzel yağmura yakalanmış ama çay/ kahve- sohbet ikilisini de kaçırmamıştım. her şeyden söz açılmışken, hep daha fazla söyleyeceği oluyor insanın ikili ilişkiler söz konusu olunca. ara kaçamaklar keyifli, flörtler güzel ama aşk denilen şey her ne ise bundan beklentim çok farklı sanırım. ne bekliyorsun desen, onun da cevabını biliyor değilim. sanki bunu cevaplamam için çokkkkkk büyümem lazım çokkkkk. hani çok zaman sonra geriye dönüp bakınca mı kıyaslarım ve 'ha x ile yaşadığım aşkmış o zamanlar' derim bilemiyorum. bi arkadaşım dedi ki; ' aslında aşk öyle herkesi buluveren bir şey değil, insanlar yaşadıklarının aşk olduğunu sanıp kendilerini kandırıyorlar ama biz kandırmayınca kendimizi, aşk diye etiketlemek çokkkk zor geliyor bize.' çevremde örneleri var bunların, yani 1 gün sesini duymayınca/onu görmeyince, bi karış daha giydiğinde kıskançlık kıyametleri kopunca, aptalca nedenlerden kavgasız gün geçmiyorsa, ilişkiye taktikler yön veriyorsa, bu ihtiras dolu bir aşk mı oluyor? hadi ordan canım, bende eksik olsun böyleyse...

Bir yerlerde yanlış yapıyormuşum gibi geliyor bazen, içten/samimi direkt olmak neden kazandırmadı bana ilişkilerde bilmiyorum, bunun farkındayım o ayrı ama böyle davranmamı değiştirmicek bu farkındalık. eğer aramak istersen neden aramayacaksın ki, benim aramam benden bir şeyler mi götürür? kaçan kovalanır derler ya, kaçıp kaçıp izini kaybettirecek duruma neden getirir insan bu durumları? Sonra bi de erkeklerde şu var: bi bayanla bir şeyler yaşıyor, paylaşıyor sonra bir suçluluk, sorumluluk almaktan korkma, bi sessizlik bi dinginlik, soru sormaktan korkma... pek bi komik gelir bu durum çünkü çok çok modern görünen ve açık fikirli olduğunu savunan bir çok kişinin tutucu bir yanı oluyor toplumda. kadınların sırf keyif, arzu doğrultusunda sorgusuzca, bir sonrakini düşünmeden hareket edebileceğine hazır değiliz sanırım. bu yüzden hala erkek aldatır, çünkü o erkek; ama kadın aldatamaz! ha ha ha canım öyle bir aldatır ki farkına varmazsın, zaten farkına varamadığın için aldatmadığını sanırsın :) kadınlar değil erkekler yalancıldır çoğu zaman, çünkü erkekler yalanı güzel söyleyemezler, söyleyemedikleri için yalancı konumuna düşerler zaten, güzel yalan söylese zaten ortaya çıkmaz dimi ama :) :) ?


Bu gün hep çok iyi insanlarla karşılaştım, pek hoşuma gitti. 3 hatun Leb-i Derya' ya gittik, şu sıralar çok yoğun yapılacaklar listem. elim kolum bi çok yerde. pek bi huzurlu keyifli bir mekan, çalışanları pek kibar... By Retro da bir başka durağımız oldu, yanımıza bir erkek arkadaş katıldığı için gözlerimizin onca şey içinde fıldır fıldır dönmesi çok sürmedi, bi kaç elbise denedikten sonra çıkmak zorunda kaldık erkek arkadaş açlıktan zaafiyet geçirmek üzereyken, Retro' nun çalışanları da insanı sıkboğaz etmeyen, biçok şey deneyip hiç bir şey almasan mırın kırın etmeyen kişiler, sahibi Hakan abi de saatlerce oturup kouştuğum, sohbeti pek tatlı, gönlü pek bi bol insan... Kıyafetlerin ücreti, Hakan abinin keyif durumuyla ters korelasyonda :)



* Noraj Jones-angel http://fizy.com/s/1039q4 dinleyiniz :)

Öperim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...