Temmuz 20, 2011

İrma'nın Ağzı ve Marketteki Kasa Sırası


"Çoh düşünmeyceğn şu hayatta, her bi şey olcağna varır, çoh düşünce ştres yapar" dedi. Büyük bir marketler zincirinin kasasında sıra bekliyorum, gözümü henüz açmışım neredeyse. Tek istediğim aldığım otlu peynir ve köftenin parasını verip, manava uğrayıp evime gelmek. zira kahvalti yapmamıştım ve hava ... açsam asabi oluyorum, hakikaten ben yani, ben bile. Sinirli gördün mü sevgili okuyucu hiç beni, beni beni Bihter' ini? :)Çok nadir insan sinirli anıma tanık olmuştur. O yüzden kimseyi üzmek kırmak istemem, yemek saatlerim, meyve saatlerim bellidir:) yok ya o kadar da değil, hani evet saatler belli de o kadar da elim ayağım titremez aç kalınca, sakin olun gençler :)

Ha ilk alıntıya geri dönelim. Kasada sıra bekliyorum, amcanın ağzından bu laflar döküldü. Her ne kadar bunu, arka sıradan bi vatandaşın "bi kasa daha açmaz mısınız" lafı üzerine söylese de bende farklı cereyanlar, flashbackler, çağrışımlar uyandırdı. Bi kaldım, durdum, adama baktım ve de elimedeki otlu peynire... "çok düşünme, stres yapar" dedi. Son 1 ayıma ithafen bana söyledi sanki, hemen arkasındaydım adamın. O anda evet tam da o noktayı koyduğu anda cümleye, hayat devam etti, sıra ilerledi. Ama ben ilerleyemedim zihnen, takıldım oraya; üniversiteye başladığım güne döndüm, oradan kep törenimin olduğu güne atladım. 4 yıl psikoloji okudum ben, yaptığım diğer şeyleri saymıyorum bile. Ben 4 yıl okudum ama amcanın o sözleriyle anlam buldu sanki her şey. Freud uçtu, İrma'nın ağzı kapandı(bkz. psikanaliz "İrma'nın ağzında" başlar), Küçük Hans büyüdü, Anna O. ayıldı amcanın bu sözleriyle...

Aklımdan bunlar geçerken manava uğradım taze fasulye, domates, nane aldım. Marketten ekmek aldım parmak arası terliklerim, elbisem, elimde poşetler, aklımda binbir dalavereyle eve kadar salındım. Uyanınca içimde bi sıkıntı oluyor kaç zamandır, bu sabah da oldu. Şimdi her şey yeni sanki, başa aldım, yeniye sardım, oluruna bıraktım.
Haftasonu Silivri'ye gittim 3 gün kaldım, denize girdim, güneşlendim, bi güzel yandım, dün koaförde güzel vakitler geçirdim, kitap okudum, evi toparladım, kıyafetlerimi kombinledim, sörf yaptım internette. Yani son zamanlarda en tırt en relax ne varsa hepsini yaptım, üşenmedim, çekinmedim. Ama neredeyse hiçbiri bu sabah o marketin kasasında duyduğum sözler kadar iyi gelmedi sanki.

Ya da şu da olabilir; bunların hepsi iyi geldi ancak anında etki etmedi, hepsi birikince, bu amcanın lafı da üstüne gelince, iyi oldum ben. Akşam da bi arkadaşla buluşup mojito içeceğiz, nasıl severim. Sanırım seriyi tamamlamaya yardımcı olacak, kapatmıştım kendimi herkese. Kimseyi görmedim, görmek de istemedim. Salonumun güzel koltuklarındaydım ne zamandır ya da yatagımın her bi köşesindeydim.

Denizdeyim. Sabah erken saatler. Deniz sakin, dingin. Gözlerimi açalı çok olmamış. Hırçınca yüzüyorum. Sanki yüzdükçe her şey geride kalacak. Topladığım saçlarım açılıyor. Tel tel ağır ağır süzülüyor denizde. Sırtüstü yatıyorum, parçalara ayırıyorum bedenimin her bir uzvunu sanki, gözlerimi kapatıyorum. Bir ses var içimde. Nefes alışverişlerimi duyuyorum, serçe parmağımı, kulaklarımı, dizlerimi, burnumu, kirpiklerimi hissetmeye çalışıyorum. Herkes ve her şey susuyor. Ben bu sıralar kendimi dinliyorum.


Keyifle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...