Mart 29, 2012

" روز در هفته" Günlerin Etimolojisi Yazı Dizisi-1

"Bugünkü takvim dilimizdeki haftanın günlerini etimolojik açıdan incelediğimizde, genellikle Farisi ve Arabi kökenli olduğu bir gerçektir. Değil haftanın günleri, “Hafta” sözcüğü bile farsça asıllıdır. Halen kullanmakta olduğumuz hafta sözcüğü farsça “haft” (yedi) rakamından türetilmiştir. Bunun sebebi ise, haftanın yedi günden oluşmasıdır. Farisîlerde (iran) “Cumartesi günü”, günlerin merkez noktası olarak belirlenmiştir. Onlarda “Şenbih”, “Cumartesi” demek olup, takip eden diğer günler, “Cumartesi” üzerine bina edilmiştir. Yani haftanın günleri, cumartesi biri, cumartesi ikisi…. Üçü, dördü, beşi , altısı şeklinde isimlendirilmiştir.Farsça rakamlar “yek, du, se, çehar, penç, şeş...” diye başlayıp devam etmektedir. Haftanın günleri de, Farisi lügatinde “Cumartesi (Şenbih)’ den başlamak üzere,”Yek şenbih, du şenbih, se şenbih, çehar şenbih, penç şenbih, şeş şenbih” olarak adlandırılmıştır.
Aynı metod Arap lügatinde de kullanılmak suretiyle, haftanın günlerine kendi kültürlerince isim verilmeye çalışılmıştır. Araplarca “Cumartesi” (yevm-üs- sebt) günü dinlenme günü olarak addedilmiş “Sebt, Arapçada uyku ve rahatlık demektir” ve sonraki günlere “bir” sayısından başlamak suretiyle isim verilmiştir. Arap lügatindeki sayılar “Vahid (Ehad), isna (isneyn), selase, erba, hamse…” diye devam etmektedir. Arapçada yedi rakamına “Seb’atun” denildiğinden, haftanın da yedi günden oluşmasına bağlı olarak bu kelimenin çoğul şekliyle “üsbu’un/esabiun” denilmektedir. Yani haftanın yedi günü demektir. Arap lügatinde haftanın günleri; Yevm-ül Ehad= ilk gün (Pazar), Yevm-ül isneyn= ikinci gün (Pazartesi), Yevm-üs sülesâi= üçüncü gün (Salı), Yevm-ül erbiau= dördüncü gün (Çarşamba), Yevm-ül hamis= beşinci gün (Perşembe) diye bilinir. Sadece “Cuma günü”, toplanmak, cem olmak, toplantı günü olarak sayıldığı için bu metodun dışında istisnaî bir isimle “Cuma” adını almıştır. Buna bağlı olarak da, ertesi güne; “Dinlenme, uyku, rahatlık” anlamına gelen Sebt (Sübut) günü “Yevm-üs Sebt= Cumartesi” adı verilmiştir. Bütün takvim dillerinde, haftanın günleri “Cumartesi” üzerine kurulmuş olup, böylelikle haftanın ilk günü “Pazar Günü” olarak kabul edilmiştir. Arapça ve Farsça lügatlerinde, bâhusus bir çok ülkenin ikinci resmi anadili olarak kabullendiği İngilizce’de bile aynıdır bu durum. Araplar, yevmül ehad=ilk gün/Pazar; Farisîler, “Yekşenbih= Cumartesi biri” diye kabullenmekte ve İngilizler de haftanın günlerini sıralarken, “Sunday=Pazar”dan başlamaktadırlar.Güneşin doğuşunun günün başlangıcına esas teşkil ettiği görüşünden ileri çıkan İngilizlerin “Güneş” anlamına gelen “Sun” sözcüğünün sonuna “Gün” anlamına gelen “Day” sözcüğünü ilave etmek suretiyle “Sunday=Pazar” gününü haftanın ilk günü olarak kabul etmiş olmaları büyük ihtimaldir. Yani, İngilizler de tıpkı Arap ve Farisiler gibi, “Pazar” günü “İlk gün/birinci gün” addetmişlerdir. Farsça asıllı “Bâzâr” sözcüğü de “Pazar” olarak Türkçe'ye geçmiştir. “Alış-veriş yeri ve çarşı” anlamına gelen bu kelime haftanın ilk gününe ismini vermiştir. Bir sonraki gün de “Pazartesi” söylemiyle dilimize yerleşmiştir. “Salı “ günü de İbranice ve biraz da Arapça “sulesâi/sâlisetün” (üç) sözcüğünden mütevellid “Salı” adını almıştır. Çehar şenbih ve Penç Şenbih günleri de Farsça aslından biraz da kibarlaştırılarak, tabiri caiz ise, tıraş edilerek” “Çarşamba” ve “ “Perşembe” olarak Türkçe'ye yerleşmiştir. Yani, “Anatolia” nın, ” Anadolu” şeklini aldığı gibi. Şayet aynı usül, haftanın bütün günlerine uygulanacak olsaydı; “Pazar, Yekşembe; Pazartesi, Düşembe ve “Salı” gününün de Seşembe” şeklinde olması kaçınılmazdı. “Cuma” kelimesinin aslı Arapça’dır. İranlılar Cuma sözcüğünü islamdan sonra kabullenmişlerdir. İranlılara göre Cuma’nın adı “Yevm-ül Azine”dir. “Azine” bazen da (z) harfiyle (d) harfinin değiştirilmesi suretiyle “Adine” olarak söylenmektedir. “Azine” ise, Farsça’da “Ziynet, eğlenme” demektir. Kimi zaman da “Rûz-i Azine” de denilmektedir. Cuma, Arapça aslına uygun olarak hiçbir tağyir ve tebdile uğratılmadan kullanılmaktadır.
Farsça “Şenbih” kelimesinin, Türkçemize “Şenbe/şamba” olarak geçmesi ise, “n” ve “b” harflerinin yan yana gelmelerinden dolayıdır. Burada, Arap lügatine göre, daha doğrusu Kuran-ı Kerim’de bir tecvid (bab-ü iklab) kaidesi söz konusudur. Aynı kelimede “n” ile “b” harfleri yan yana geldiğinde üçüncü bir “m” harfi doğar. Yani, kalbetmek/çevirmek suretiyle “n” harfi yerine “ m” gelmekte olup, bu kural Türkçemize de yerleşmiştir. Anbar/ambar; Kanber/kamber; anber/amber vb…hatta halk arasında “İstanbul” sözcüğünün de “ İstambul” şeklinde telaffuz edildiğine de şahit olmaktayız.
Gerek Arapça’da gerekse Farsça’da kullanılan “ilk gün, ikinci gün…; Cumartesi biri, Cumartesi ikisi…cumartesi altısı” gibi ifadeler ülkemizde de kullanılmaktadır. Özellikle Kastamonu yöresinde (Taşköprü) haftanın bazı günlerine; Cumartesi’ye; “Cuma biri”, Pazar’a “Cuma ikisi”, Pazartesi’ye de “Cuma üçü” denilmektedir. Burada ise, Cuma günü esas alınmaktadır. Günlere ilave olarak kullanılan bir kelime vardır ki, “Cuma” ve “Pazar” günlerine ek olarak kullanılmaktadır. Cumartesi ve Pazartesi gibi. Buradaki “erte/irte” kelimesi, “…sonra/gelen zaman/bir sonraki/tehir etmek…” anlamına gelmektedir. Güzel Türkçemizdeki “Ertelemek” sözcüğü de buradan doğmaktadır. Cuma gününü İslam ülkelince bayram ve toplantı günü yani, büyük ve önemli bir gün olması hasebiyle “Cuma”, günlerin başlangıcı kabul edilmişi, bir sonraki güne de “Cuma ertesi” şeklinde müsemma kılınmıştır. Alış-veriş günü olarak kabul edilen “Pazar” dan sonra gelen güne de “Pazar Ertesi” denilmiştir. Bu iki sözcük de ses düşmesi neticesinde “Cumartesi, Pazartesi” şeklinde dilimize yerleşmiştir."

* Yazı alıntıdır.

Keyifle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...